GÜNCEL: 25/06/2009 Dış Ticaret Müsteşarlığından: İTHALATTA HAKSIZ REKABETİN
ÖNLENMESİNE İLİŞKİN TEBLİĞ (TEBLİĞ
NO: 2009/18) BİRİNCİ
KISIM Genel
Bilgi ve İşlemler Mevcut önlem ve soruşturma MADDE 1 – (1) 6/2/2003 tarihli ve 25016
sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine
İlişkin 2003/2 sayılı Tebliğ ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Almanya,
İtalya ve Romanya dahil on ülke menşeli 3904.10.00.00.19 gümrük tarife
istatistik pozisyonu (GTİP) altında yer alan “yalnız süspansiyon tipi polivinil klorür (PVC-S)” için yürürlüğe giren 25-45 ABD
Doları/Ton dampinge karşı vergi 1/2/2008 tarihinde söz konusu ülkeler hariç
yürürlükten kaldırılmıştır. (2) Dampinge karşı önlemlerin
sona ermesinin damping ve zararın devamına veya yeniden meydana gelmesine neden
olacağı gerekçesiyle Petkim Petrokimya Holding A.Ş.
firması tarafından yapılan başvuru üzerine 1/2/2008 tarihli ve 26774 sayılı
Resmî Gazete’de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin
2008/7 sayılı Tebliğ ile ABD, Almanya, İtalya ve Romanya menşeli önleme konu
ürün için başlatılan nihai gözden geçirme soruşturması, Dış Ticaret
Müsteşarlığı (Müsteşarlık) İthalat Genel Müdürlüğü (Genel Müdürlük)
tarafından yürütülerek tamamlanmıştır. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ; 4412
sayılı Kanunla değişik 3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında
Kanun, 20/10/1999 tarihli ve 99/13482 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin
Önlenmesi Hakkında Karar ve 30/10/1999 tarihli ve 23861 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik
(Yönetmelik) hükümleri çerçevesinde yürütülen nihai gözden geçirme soruşturması
sonucunda alınan karara esas teşkil eden bilgi ve bulguları içermektedir. (2) Soruşturmada elde edilen
bulguları içeren ve işbirliğine gelen taraflara gönderilen soruşturma nihai
bildirimine cevaplarında Ineos Vinyls
Deutschland (IVD) ve Ineos
Vinyls Italia (IVI) firmaları,
soruşturmanın 12 ayı aşan süresinde toplanan vergilerin haksız olarak
toplandığını belirtmiştir. Ancak, yürürlükte bulunan vergilerin soruşturma
süresince yürürlükte kalmaya devam etmesi hususu Yönetmeliğin 35 inci
Maddesinde yer almaktadır. Bilgilerin toplanması ve
değerlendirilmesi MADDE 3 – (1) Soruşturma açılmasını
müteakip, söz konusu ürünün bilinen yerli üreticilerine, Müsteşarlıkça tespit
edilen ithalatçı ve ihracatçılar ile tespit edilemeyen ABD, Almanya, İtalya
ve Romanya’da yerleşik diğer üretici/ihracatçılara iletilebilmesini teminen söz konusu ülkelerin Ankara Büyükelçiliklerine
soru formları gönderilmiştir. (2) Taraflara soru formunu
yanıtlamaları için posta süresi dâhil 37 gün süre tanınmış olup, tarafların
süre uzatımı yönündeki makul talepleri karşılanmıştır. (3) Yerli üretim dalı
soruşturma süresince Müsteşarlık ile işbirliği içinde olmuş ve gerektiğinde
talep edilen ilave bilgi ve belgeleri temin etmiştir. Soruşturma döneminde üç
ihracatçı firma işbirliğinde bulunmuştur. İthalat gerçekleştirdiği tespit
edilen 80 ithalatçı firmaya soru formu gönderilmiş, bu firmaların 29 undan
cevap alınmıştır. Yerinde doğrulama soruşturması MADDE 4 – (1) Yönetmeliğin 21 inci
maddesi çerçevesinde yerli üretici Petkim
Petrokimya Holding A.Ş. nezdinde yerinde doğrulama soruşturması
gerçekleştirilmiştir. İlgili tarafların
bilgilendirilmesi MADDE 5 – (1) Soruşturma açılmasını
müteakip, soruşturma konusu ülkelerin Büyükelçiliklerine söz konusu ülkede
yerleşik üretici/ihracatçılara iletilmek üzere şikayetin gizli olmayan metni
ve soruşturma açılış Tebliği gönderilmiştir. (2) Ayrıca, ilgili taraflardan
alınan bilgi ve belgelerin gizli olmayan özetleri talep eden bütün ilgili
tarafların bilgisine sunulmuştur. (3) Tarafların soruşturma
boyunca ortaya koyduğu tüm bilgi, belge ve görüşler incelenmiş, mezkur
görüşlerden mevzuat kapsamında değerlendirilebilecek olanlara bu Tebliğin
ilgili bölümlerinde cevap verilmiştir. Gözden geçirme dönemi MADDE 6 – (1) Önlemin yürürlükten
kalkması durumunda, dampingin ve zararın devamı veya yeniden meydana
gelmesinin muhtemel olup olmadığının belirlenmesi için 1/1/2004-30/6/2008 arasındaki
dönem gözden geçirme dönemi olarak alınmıştır. İKİNCİ
KISIM Soruşturma
Konusu Ürün ve Benzer Ürün Soruşturma konusu ürün ve benzer ürün MADDE 7 – (1) Soruşturma konusu
ürün, ABD, Almanya, İtalya ve Romanya menşeli 3904.10.00.00.19 GTİP altında
yer alan “yalnız süspansiyon tipi polivinil klorür
(PVC-S)” dür. (2) Yerli üretim dalı
tarafından üretilen önleme konu PVC-S ile soruşturma konusu ülkeler menşeli
PVC’nin benzer ürün olduğu tespiti mevcut önlemin yürürlüğe girmesini
sağlayan soruşturmada (esas soruşturma) yapılmıştır. Bu soruşturmada ise
gerek yerli üretim dalı tarafından gerekse soruşturma konusu ülkelerden ithal
edilen önleme konu PVC-S’nin işlevsel özellikleri,
fiziksel özellikleri, kullanım alanları, dağıtım kanalları, kullanıcıların
algılaması ve birbirini ikame edebilmeleri açısından benzer ürün olma
durumunu ortadan kaldıracak yönde bir tespitte bulunulmamıştır. (3) Bu durumda, soruşturmaya
konu ülkeler menşeli soruşturma konusu ürün ile yerli üretim dalı tarafından
üretilen PVC-S’nin benzer ürünler olduğu tespiti
geçerliliğini korumaktadır. (4) Soruşturma konusu ürün ile
ilgili açıklamalar genel içerikli olup, uygulamaya esas olan GTİP ve
karşılığı eşya tanımıdır. Bununla beraber, soruşturma konusu eşyanın Türk
Gümrük Tarife Cetvelinde yer alan tarife pozisyonlarında ve/veya tanımlarında
yapılacak değişiklikler bu Tebliğ hükümlerinin uygulanmasına halel getirmez. ÜÇÜNCÜ
KISIM Dampingin
Devamı veya Yeniden Meydana Gelmesi İhtimali Fiyat karşılaştırması ve
damping marjı MADDE 8 – (1) Yönetmeliğin 35 inci
maddesi hükmü gereğince, yürürlükteki önlemin sona ermesi halinde dampingin
devam etmesi veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olup olmadığının
değerlendirilmesi amacıyla işbirliğinde bulunan IVD, IVI ve Oltchim firmaları için adı geçen firmalarca sağlanan
veriler esasında damping marjları hesaplanmıştır. ABD’de yerleşik herhangi
bir üretici/ihracatçı firma tarafından işbirliği sağlanmadığından söz konusu
ülke geneli için yine gösterge niteliği taşıyan damping marjı hesabı eldeki
verilere dayanılarak yapılmıştır. Bu kapsamda ABD için damping marjının
tespitinde 2007 yılına ilişkin oluşturulmuş normal değer olarak yerli üretim
dalının ticari maliyetlerine makul kar oranının eklenmesi suretiyle bulunan
ve fabrika çıkış aşamasında kabul edilen değer; ihraç fiyatı olarak ise CIF
bazında oluşan TÜİK ithalat verilerinden sigorta ve navlun masraflarının
düşülmesiyle elde edilen değer alınmıştır. Adil bir karşılaştırmanın yapılabilmesini
teminen normal değer ile ihraç fiyatı aynı aşamada
(fabrika çıkış aşaması) karşılaştırılmıştır. Bu çerçevede, söz konusu ülke
menşeli PVC için damping marjı %33,99 olarak tespit edilmiştir. (2) IVD ve IVI firmaları,
Türkiye piyasasına ihracatlarının tamamının aracı firmalara, yurtiçi
satışlarının ise perakende olarak gerçekleştirmeleri nedeniyle ticari aşama
ayarlaması yapılması talebinde bulunmuştur. Söz konusu talebe ilişkin sunulan
bilgiler yeterli belgelerle desteklenmemesine karşın, işbirliğinde bulunan
ithalatçı firmaların sunduğu satış faturaları ile IVD ve IVI firmalarının
nihai bildirime cevap teşkil eden raporlarında sundukları bilgilerin
tutarlılık arz etmesi nedeniyle her iki firma için de Türkiye’ye CIF
bazındaki ihraç fiyatlarına bahse konu belgelerde yer alan bilgiler ışığında
gerekli ayarlama yapılmıştır. (3) Diğer taraftan, söz konusu
firmalar için yapılan hesaplamalarda ihraç fiyatının fabrika çıkış aşamasına
getirilmesi hususunda gerekli tüm ayarlamalar yapılmıştır. (4) Söz konusu hesaplamalara
göre IVD için %38,00, IVI için %18,49, Oltchim için
%17,6 oranında damping marjı hesaplanmıştır. Önleme konu ülkelerin ihraç
pazarları MADDE 9 – (1) Önleme konu ülkelerin
PVC-S için ihracat ile fiyatlandırma politikalarının değerlendirilmesi amacıyla
söz konusu ülkelerin dünya ticaretindeki yerleri, en büyük ihraç pazarlarının
gelişimi ve toplam ihracatlarının içinde Türkiye’nin payı ile ilgili ihraç
fiyatları 2004-2007 yılları için incelenmiştir. Söz konusu inceleme PVC
geneli için yapılmış olup PVC-S için gösterge niteliği taşıdığı
değerlendirilmiştir. a) Önleme tabi ülkelerin dünya
ihracatı içerisindeki payı (1) Uluslararası Ticaret
Merkezi (ITC- International Trade
Center) verilerine göre söz konusu dönem için dünya
PVC ihracatı miktar bazında %18 artış göstermiştir. Önleme konu ülkelere
bakıldığında ise, ABD’nin, 2004 yılında 665,4 bin ton ile toplam dünya PVC
ihracatının %8’ini, 2005 yılında 645,2 bin ton ile yine %8’ini, 2006 yılında
816,9 bin ton ile %9’unu, 2007 yılında ise 1,02 milyon ton ile %11’ini
gerçekleştirdiği ve toplam dünya PVC ihracatında birinci sırada yer aldığı görülmüştür.
Almanya ise 2004 yılında 957,3 bin ton ile toplam dünya ihracatının %12’sini,
2005’te 949,9 bin ton ile %11’ini, 2006’da kısmen azalarak 826,9 bin ton ile
%9’unu, 2007’de ise 843,1 bin ton ile yine %9’unu gerçekleştirmiş ve dördüncü
sırada yer almıştır. Romanya 2004 yılında 191 bin ton ile toplam ihracatın
%2’sini yaparken incelenen diğer dönemlerde ihracatı aynı seviyeyi koruyarak
genel ihracat artışı oranında artış göstermiştir. Son olarak İtalya, 2004
yılında 89 bin ton ile toplam ihracatın %1’ini gerçekleştirmişken benzer
şekilde genel ihracat artışı ile birlikte %1 seviyesini korumuştur. (2) Diğer taraftan, 2004
yılında ortalama PVC FOB ihraç fiyatı 0,893 ABD Doları/Kg iken bu fiyat
sürekli artarak 2007 yılında 1,065 seviyesine ulaşmıştır. ABD’nin ortalama
fiyatları ise 2004 yılında 0,958 ABD Doları/Kg iken benzer şekilde artarak
2007 yılında 1,088 ABD Doları/Kg olarak gerçekleşmiştir. Almanya’dan yapılan
ihracatın fiyatları 2004’te 0,957 ABD Doları/Kg iken yine sürekli artarak
2007’de 1,274 ABD Doları/Kg; Romanya’nın ihraç fiyatları ise 2004’te 0,816
iken 2005 yılında bir düşüş yaşansa da 2007 yılına kadar artış göstererek
1,071 ABD Doları/Kg; son olarak İtalya’nın ihraç fiyatları 2004 yılında 0,968
ABD Doları/Kg iken benzer seviyede artarak 2007 yılında 1,218 ABD Doları/Kg
olarak gerçekleşmiştir. b) Önleme tabi ülkelerin
belirli ülke pazarlarındaki durumu ve ortalama ihraç fiyatları (1) Soruşturmaya konu ülkelerin
ihracat eğilimlerini ülke bazında incelemek amacıyla söz konusu ülkelerin en
büyük ihraç pazarlarında meydana gelen gelişmeler 2004-2007 yıllarını
kapsayan dönem için değerlendirilmiştir. (2) Buna göre, ABD menşeli
PVC’nin en büyük ihraç pazarını 2007 yılında %36’lık pay ile Kanada
oluşturmaktadır. Daha sonra ise %6 ile Mısır, %5 ile Türkiye ve Çin Halk
Cumhuriyeti (ÇHC) gelmektedir. 2004 yılında ABD’nin toplam ihracatı
içerisinde Kanada’nın payı %41 iken 2005’te %46’ya çıkmış, 2006’da %42’ye,
2007’de ise %36’ya gerilemiştir. ABD’nin Mısır’a olan ihracatının payı ise
2004 yılında %3 iken 2006 yılında %5, 2007 yılında ise %6 olarak gerçekleşmiştir.
ABD’nin ÇHC’ye yaptığı ihracat ise 2004 yılında
toplam ihracatının %16’sını oluştururken aynı dönemde azalarak sırasıyla %14,
%11 ve %5 olarak gerçekleşmiştir. (3) Söz konusu ülke
pazarlarında gerçekleşen fiyatlara bakıldığında ise 2004 yılında Kanada’ya
yapılan ihracatın FOB değeri 0,894 ABD Doları/Kg iken petrol fiyatlarında
meydana gelen artış nedeniyle sürekli artarak 2006 yılına kadar sırasıyla
1,068 ABD Doları/Kg, 1,124 ABD Doları/Kg olarak gerçekleşmiş, 2007 yılında
ise düşerek 1,038 ABD Doları/Kg olmuştur. ÇHC’ye
yapılan ihracatın fiyatları ise 2004 yılında 0,898 ABD Doları/Kg iken 2005’te
0,831 ABD Doları/Kg, 2006’da 0,837 ABD Doları/Kg, 2007’de ise 1,069 ABD
Doları/Kg olarak gerçekleşmiştir. (4) Almanya’nın en büyük ihraç
pazarlarını yine Avrupa ülkeleri oluşturmaktadır. Söz konusu ülkeler İtalya,
Polonya ve Fransa olarak tespit edilmiştir. Almanya’nın toplam PVC ihracatı
içerisinde İtalya’nın payı 2004 yılında %16 iken 2005’te de aynı seviyede
kalmış ancak 2006 ve 2007 yılında %13’e gerilemiştir. Polonya pazarının payı
ise 2004 yılında %9 iken, 2005’te de aynı seviyede kalmış, 2006’da ise %14’e
çıkmış, 2007’de %13 olarak gerçekleşmiştir. Fransa’nın payı da benzer şekilde
2004’te %8 iken sürekli artarak 2007’de %12 olarak gerçekleşmiştir. (5) Söz konusu ülke
piyasalarına yapılan ihracatın FOB fiyatlarına bakıldığında ise Almanya’dan
İtalya’ya yapılan ihracatın fiyatının 2004’te 0,976 ABD Doları/Kg iken
2007’de 1,343 ABD Doları/Kg’ye çıktığı görülmüştür.
Polonya’ya yapılan ihracatın ortalama birim fiyatları benzer şekilde artış
göstererek 2004 yılında 0,930 ABD Doları/Kg iken 2007 yılında 1,217 ABD
Doları/Kg olarak gerçekleşmiştir. Benzer şekilde Fransa’ya yapılan ihracatın
ortalama birim fiyatları 2004’te 1,074 ABD Doları/Kg iken artarak 2007
yılında 1,317 ABD Doları/Kg olarak gerçekleşmiştir. (6) Diğer taraftan, İtalya’da
yerleşik PVC üretici/ihracatçı firmaların en büyük ihraç pazarlarını birinci
sırada yer alan Türkiye ile Fransa ve ABD oluşturmaktadır. Söz konusu ülkenin
Türkiye’ye ihracatı daha sonra değerlendirilecek olup Fransa’ya olan ihracatı
2004 yılında %4 iken, 2006 yılına kadar aynı seviyeyi korumuş ancak 2007
yılında artarak %16 olarak gerçekleşmiştir. ABD’ye yapılan ihracat ise 2004
yılında toplam ihracatın %2’sini oluştururken 2007 yılında artarak %6’sını
oluşturmuştur. (7) İtalya’nın söz konusu
ülkelere yaptığı ihracatın ortalama fiyatlarına bakıldığında ise 2004 yılında
Fransa için 1,163 ABD Doları/Kg iken 2007 yılında 1,198 ABD Doları/Kg olarak
gerçekleştiği görülmüştür. ABD’ye yapılan ihracatın ortalama fiyatları ise
2004 yılında 1,426 iken 2007’de 1,438 ABD Doları/Kg olarak gerçekleşmiştir. (8) Son olarak Romanya’nın en
büyük ihraç pazarını yine Türkiye oluşturmakta olup, Türkiye’ye ilişkin
veriler daha sonra incelenecektir. Türkiye’den sonra ise ihraç pazarlarını
Bulgaristan ve İtalya oluşturmaktadır. 2004 yılında Bulgaristan’ın payı %4
iken 2005’te %26’ya çıkmış, 2006’da %9, 2007’de ise %14 olmuştur. İtalya’ya
yapılan ihracatın payı ise 2004 yılında %11 iken 2005 ve 2006 yılında düşmüş,
2007’de ise %22 olarak gerçekleşmiştir. (9) Romanya’nın söz konusu
pazarlara ihracatında oluşan fiyatlar ise Bulgaristan için 2004 yılında 0,920
ABD Doları/Kg iken artarak 2007 yılında 1,023 ABD Doları/Kg, İtalya’ya
yapılan ihracatın ortalama birim fiyatları ise 2004 yılında 0,825 ABD
Doları/Kg iken 2007 yılında 1,062 olarak gerçekleşmiştir. (10) Sonuç olarak, ABD’nin en
büyük ihraç pazarlarını yine Kuzey Amerika’nın oluşturduğu, Avrupa
ülkelerinin de benzer şekilde en büyük ihraç pazarlarını yine Avrupa
ülkelerinin oluşturduğu, bu nedenle önleme konu ülkelerin kendi iç
piyasalarının yanında ihraç pazarlarının da yaşanan küresel finans krizi
nedeniyle 2008’in ikinci yarısından sonra önemli ölçüde daraldığı ve bu
daralmanın 2009 yılında devam edeceği, söz konusu talep daralması nedeniyle
önleme konu ülkelerde yerleşik ihracatçıların biriken stoklarını azaltmak
amacıyla hem geleneksel olarak ihracat yaptıkları piyasalarda hem de üçüncü
ülke piyasalarında dampingli fiyatlarla rekabet eğilimine girmelerinin
muhtemel olduğu değerlendirilmiştir. c) Önleme tabi ülkelerin
Türkiye pazarındaki durumu ve ortalama ihraç fiyatları (1) Söz konusu ülkelerin
2004-2007 dönemi itibariyle gerçekleştirdikleri toplam ihracat içerisinde
Türkiye’nin payına bakıldığında; 2004 ve 2005 yıllarında Türkiye’nin ABD’nin
toplam ihracatı içerisindeki payı %1-2 seviyesindeyken 2006 ve 2007 yılında
%5’e çıkarak dördüncü sırada yer aldığı görülmüştür. Aynı dönemde Almanya’nın
toplam ihracatı içerisinde 2004-2007 yıllarını kapsayan dönemdeki payı %3-5
seviyesinde değişerek yedinci sırada yer aldığı belirlenmiştir. İtalya’nın
ise toplam ihracatı içerisinde en büyük paya sahip olduğu, 2004 ve 2005’te
payı %27 iken 2006’da %14’e gerilediği ancak 2007’de %24’e çıktığı
belirlenmiştir. Son olarak Romanya’nın toplam ihracatında yine en büyük paya
sahip olarak 2004’te %55, 2005’te %57, 2006’da %52 olarak gerçekleştiği,
2007’de ise %27’ye gerilediği ancak yine en büyük pazar olmaya devam ettiği
belirlenmiştir. (2) ABD’nin Türkiye’ye
ihracatında oluşan ortalama birim fiyatlara bakıldığında, 2004 yılında 0,94
ABD Doları/Kg, 2005’te 0,80 ABD Doları/Kg, 2006’da 0,73 ve 2007’de 1,041 ABD
Doları/Kg olarak gerçekleştiği görülmüş olup söz konusu ülkenin Türkiye’ye
gerçekleştirdiği ihracatın birim fiyatlarının ortalama birim fiyatlarından
daha düşük olduğu görülmektedir. (3) Almanya’nın Türkiye’ye
ihracatının ortalama fiyatlarının ise sırasıyla 0,90 ABD Doları/Kg, 0,86 ABD
Doları/Kg, 0,94 ABD Doları/Kg ve 1,046 ABD Doları/Kg olarak gerçekleştiği
görülmüştür. Benzer şekilde Almanya’nın Türkiye’ye ihracatının ortalama
fiyatlarının ortalama ihraç fiyatlarından önemli ölçüde düşük olduğu
anlaşılmaktadır. (4) İtalya’nın Türkiye’ye
ihracatının fiyatlarının ise 0,85 ABD Doları/Kg, 0,81 ABD Doları/Kg ve 0,95
ABD Doları/Kg ve 1,048 ABD Doları/Kg seviyesinde gerçekleştiği ve benzer
şekilde söz konusu ülkenin Türkiye’ye gerçekleştirdiği ihracatın ortalama
birim fiyatlarının toplam ihracatının ortalama birim fiyatlarının tüm yıllar
için altında kaldığı görülmektedir. (5) Son olarak, Romanya’nın
Türkiye’ye ihracatının ortalama fiyatları sırasıyla 0,81 ABD Doları/Kg, 0,76
ABD Doları/Kg, 0,83 ABD Doları/Kg ve 1,02 ABD Doları/Kg olarak gerçekleşmiş
ve ortalama ihraç fiyatları toplam ihracatının ortalama fiyatlarının altında
kalmıştır. ç) Önleme konu ülkelerde
kapasite fazlası ve fiyatlara etkisi (1) Önleme tabi ülkelerde
sektörün durumu, dampingli ihracat üzerine muhtemel etkilerinin
değerlendirilmesi amacıyla incelenmiştir. Bununla birlikte şikayete konu
ülkelerdeki mevcut PVC-S üretim kapasiteleri incelenmiştir. Söz konusu
incelemede ABD’de faaliyet gösterdiği bilinen 10 firma ile mevcut kapasite toplamlarının
7,26 milyon ton olduğu ve ilerleyen yıllarda bazı firmaların toplamda 680 bin
ton kapasite artırımına gitmeyi planladığı belirlenmiştir. Almanya’nın ise
bilinen 4 firma ile mevcut kapasitesinin 2,1 milyon ton olduğu ve iki
firmanın kapasite artırımına gitmeyi planladığı ve en büyük kapasiteye sahip
firmanın %90 kapasite kullanım oranına sahip olduğu belirlenmiştir. Diğer
taraftan, İtalya’da faaliyet gösterdiği bilinen bir firmanın mevcut
kapasitesinin 415 bin ton olduğu ve ortalama %80 kapasite ile çalıştığı
tespit edilmiştir. Romanya’da ise PVC üretimi gerçekleştirdiği bilinen bir
firmanın üretim kapasitesinin 300 bin ton olduğu belirlenmiştir. Söz konusu
veriler ABD, Almanya ve İtalya’nın mevcut kapasitelerinin Türkiye ile
karşılaştırılamayacak düzeyde olduğunu, Romanya’nın kapasitesinin ise diğer
ülkelere göre daha düşük olmasına karşın Türkiye üretim kapasitesinin iki
katını oluşturduğu belirlenmiştir. Bu durum ise küresel finans krizi
nedeniyle talep daralması gerçekleşen söz konusu piyasalarda kapasite fazlasının
oluştuğuna işaret etmekte olup, söz konusu fazlanın Türkiye ile birlikte
üçüncü ülke piyasalarına dampingli ihracat olarak artan bir şekilde
yönelmesinin muhtemel olduğu değerlendirilmiştir. d) Talebin fiyatlar üzerine
etkisi (1) PVC sektöründe tüketim
önemli ölçüde inşaat sektörünün büyüme oranına bağlı olup, inşaat
sektöründeki büyümenin ise ülkelerin gayrı safi yurtiçi hasılası büyüme
oranına benzer eğilim gösterdiği tespit edilmiştir. 2008 yılının ilk yarısında
ABD ve Avrupa piyasalarında yaşanan durgunluk özellikle Uzak Doğu ve Orta
Doğu ülkelerindeki canlı talep ile dengelenirken 2008 yılının ikinci
yarısından sonra krizin uluslararası likidite sıkıntısı yaratması sebebiyle
talep durgunluğu tüm dünyada yaşanmaya başlamıştır. IMF’nin revize edilmiş
son raporuna göre 2008 için büyüme oranları ABD için %0,9, Almanya için %1,3,
İtalya için (-)%1, Romanya için ise %7,1 seviyesinde olarak açıklanmıştır.
2009 için yapılan son tahminler ise ABD için (-)%2,8, Almanya için (-)%5,6,
İtalya için (-) 4,4, Romanya için (-)%4,1 seviyesinde olup 2014 yılında
söz konusu ülkeler için büyüme oranlarının sırasıyla %2,4, %2,2, %1,9 ve %4,1
olacağı tahmin edilmektedir. (2) Öte yandan Chemsystems (2008) tarafından yayımlanan bir raporda,
Kuzey Amerika PVC iç piyasa talebinin 2005 yılında 7,1 milyon ton olarak
gerçekleştiği, yapılan tahminlere göre 2009 yılına kadar söz konusu piyasada
%11’lik daralma oluşacağı; Batı Avrupa piyasasının 2005 yılında 5,9 milyon
ton olan tüketimin 2009 yılına kadar %1 büyüyeceği, Doğu Avrupa’da ise 2005
yılında 706 bin ton olan iç piyasa talebinin 2009 yılına kadar %78 büyüyeceği
belirtilmektedir. (3) Soruşturmaya konu ABD ve
Batı Avrupa piyasalarında talep daralması yoğun olarak hissedilmekle birlikte
yukarıda da belirtildiği üzere söz konusu ülkelerin en büyük ihraç pazarlarını
yine Kuzey Amerika ve Avrupa piyasaları oluşturması nedeniyle bu ülkelerde
yerleşik üretici/ihracatçı firmaların kendi pazarlarındaki azalan talebi
ikame amacıyla üçüncü ülke piyasalarına düşük fiyatlı satış politikası
izleyerek ihracat gerçekleştirmelerinin muhtemel olduğu değerlendirilmektedir. Dampingin devam etmesi veya
yeniden meydana gelmesi ihtimali MADDE 10 – (1) Yürütülen
soruşturmada, ABD, Almanya, İtalya ve Romanya’da yerleşik işbirliğinde
bulunan firmalar için hesaplanan damping marjlarının önemli seviyelerde
olduğu tespit edilmiştir. Öte yandan, hesaplanan damping marjlarının halen
yürürlükte olan dampinge karşı vergi miktarlarının oldukça üzerinde olduğu
tespit edilmiştir. Diğer taraftan, başta ABD olmak üzere, önleme konu
ülkelerin önemli seviyede PVC üretim kapasitelerine sahip oldukları ve finans
krizi nedeniyle talep daralmasının özellikle bu ülkelerde yaşandığı; yine
başta ABD olmak üzere söz konusu önleme konu ülkelerin dünya PVC ihracatında
önemli paya sahip oldukları, kendi iç piyasaları ile başlıca ihraç
pazarlarının da krizden en derin etkilenen ülkeler arasında olduğu
belirlenmiştir. Bunun sonucunda önleme konu ülkelerde yerleşik üretici/ihracatçı
firmaların meydana gelen kapasite fazlasını zaten en büyük ihraç pazarlarına
göre düşük fiyat politikası izledikleri Türkiye ve diğer üçüncü ülke
pazarlarına yönlendirmelerinin muhtemel olduğu belirlenmiştir. Bu bilgiler
ışığında önlemlerin yürürlükten kalkması durumunda soruşturmaya konu
ülkelerin Türkiye piyasasına dampingli fiyatlarla ihracat yapmaya devam
etmesinin muhtemel olduğu anlaşılmaktadır. DÖRDÜNCÜ
KISIM Zararın
Devam Etmesi veya Yeniden Meydana Gelmesi ihtimali Genel MADDE 11 – (1) Önlemlerin yürürlükte
olduğu dönemde, yerli üretim dalında zarar durumu ve önlemlerin yürürlükten
kalkması halinde zarara etki edebilecek muhtemel gelişmeler incelenmiştir. Bu
çerçevede, ithalatın miktarı ve gelişimi, fiyatlarının gelişimi, fiyat
kırılması ve baskısı ile yerli üretim dalının ekonomik göstergeleri
incelenmiştir. BİRİNCİ BÖLÜM Önlem Konusu İthalatın Gelişimi Maddenin genel ithalatı ve
önleme konu ülkelerden ithalatı MADDE 12 – (1) PVC’nin genel
ithalatı ve önleme konu ülkeler menşeli ithalatı TÜİK verilerine göre önlemin
yürürlükte olduğu 2004-2008 dönemi için incelenmiştir. Buna göre toplam
ithalat 2004 yılında 417,6 bin ton iken, 2005 yılında 505,8 bin tona, 2006
yılında 562,4 bin tona çıkmış, 2007 yılında ise gerilemeye başlayarak 654 bin
ton, 2008 yılında 612 bin ton olarak gerçekleşmiştir. (2) Önleme konu ülkelerden
yapılan ithalata bakıldığında ise, ABD, 2004 yılında 29,7 bin ton ile toplam
ithalatın %7’sini oluştururken, 2005 yılında kısmen gerileyerek 23,2 bin ton
ile %5’ini, 2006 yılında 24,4 bin ton ile %4’ünü, 2007’de 65,8 bin ton ile
toplam ithalatın %10’unu, 2008 yılında ise 75,7 bin ton ile toplam ithalatın
%12,4’ünü oluşturarak en çok ithalat yapılan ülke olmuştur. (3) Almanya’dan yapılan PVC
ithalatı ise 2004 yılında 41,5 bin ton ile toplam ithalatın %10’unu
oluştururken, 2005 yılında 61,5 bin ton ile %12’sini, 2006 yılında önemli
ölçüde gerileyerek 16,7 bin ton ile %3’ünü, 2007 yılında 32,6 bin ton ile
%5’ini, 2008 yılında ise 30,5 bin ton ile yine %5’ini oluşturmuştur. (4) İtalya’dan yapılan PVC
ithalatı ise 2004 yılında 21,3 bin ton ile toplam ithalatın %5’ini, 2005 yılında
29,4 bin ton ile %6’sını, 2006 yılında 12,5 bin ton ile %2’sini, 2007 yılında
24,3 bin ton ile %4’ünü 2008 yılında ise 28,3 bin ton ile %5’ini
oluşturmuştur. (5) Son olarak Romanya’dan
yapılan ithalat, 2004 yılında 94,5 bin ton ile toplam ithalatın %23’ünü, 2005
yılında 107,4 bin ton ile %21’ini, 2006 yılında 103,1 bin ton ile %18’ini,
2007 yılında önemli ölçüde düşerek 56 bin ton ile toplam ithalatın %9’unu,
2008 yılında ise düşmeye devam ederek 45,6 bin ton ile toplam ithalatın
%7’sini oluşturmuştur. (6) Diğer ülkelerden yapılan
ithalat ise, 2004 yılında 230,6 bin ton ile toplam ithalatın %55’ini
oluştururken, 2005 yılında 284,4 bin ton ile %56’sını, 2006 yılında 405,7 bin
ton ile %72’sini, 2007 yılında 516,3 bin ton ile %79’unu, 2008 yılında 432,3 bin
tona gerileyerek toplam ithalatın %71’ini oluşturmuştur. Önlem konusu ithalatın
fiyatlarının gelişimi MADDE 13 – (1) Önlem konusu
ithalatın fiyatlarının gelişimi, 2008 yılının son çeyreğinde derinleşen
küresel finans krizinin etkilerinin de değerlendirilmesi amacıyla 2009 Ocak
ayı dahil edilerek incelenmiştir. Buna göre, toplam ithalatın fiyatları 2004
yılında 0,96 ABD Doları/Kg iken, 2005 yılında 0,97 ABD Doları/Kg, 2006
yılında 0,95 ABD Doları/Kg, 2007 yılında 1,09 ABD Doları/Kg ve 2008
yılının ilk yarısında petrol fiyatlarındaki önemli artışla 1,23 ABD Doları/Kg
olarak gerçekleşmiştir, 2009 Ocak ayında ise yaşanan talep daralması ile
önemli ölçüde düşerek 0,69 ABD Doları/Kg seviyesinde oluşmuştur. (2) Önleme konu olan ülkelerden
yapılan PVC ithalatının ortalama birim fiyatlarına bakıldığında ise tüm
ülkelerde incelenen dönemde artış gerçekleştiği, 2009 Ocak-Nisan döneminde
ise önemli bir düşüş yaşandığı belirlenmiştir. Buna göre, ABD’den yapılan
ithalatta oluşan ortalama birim fiyatların 2004 yılında 0,95 ABD Doları/Kg,
2005 yılında 0,92 ABD Doları/Kg, 2006 yılında 0,94 ABD Doları/Kg, 2007
yılında 1,07 ABD Doları/Kg, 2008 yılında 1,21 ABD Doları/Kg, 2009 Ocak ayında
ise 0,66 ABD Doları/Kg olarak gerçekleştiği görülmüştür. (3) Almanya’dan yapılan PVC
ithalatının birim fiyatları 2004 yılında 0,95 ABD Doları/Kg iken, 2005
yılında 0,99 ABD Doları/Kg, 2006 yılında 0,94 ABD Doları/Kg, 2007 yılında
1,10 ABD Doları/Kg, 2008 yılında 1,21 ABD Doları/Kg, 2009 yılının Ocak ayında
ise ABD ile aynı seviyede 0,66 ABD Doları/Kg olarak gerçekleşmiştir. (4) İtalya’dan yapılan
ithalatın ortalama birim fiyatları 2004 yılında 0,90 ABD Doları/Kg, 2005
yılında 0,97 ABD Doları/Kg, 2006 yılında 1,00 ABD Doları/Kg, 2007 yılında
1,08 ABD Doları/Kg, 2008 yılında 1,27 ABD Doları/Kg, 2009 Ocak ayında ise
0,65 ABD Doları/Kg olarak gerçekleşmiştir. (5) Son olarak Romanya’dan
yapılan ithalatın ortalama birim fiyatları da incelenen dönemde sürekli artış
göstererek sırasıyla, 0,94 ABD Doları/Kg, 0,95 ABD Doları/Kg, 0,97 ABD
Doları/Kg, 1,11 ABD Doları/Kg ve 1,30 ABD Doları/Kg, 0,97 ABD Doları/Kg,
olarak gerçekleşmiş olup 2009 yılının Ocak ayında 0,95 ABD Doları/Kg
seviyesine inmiştir. (6) Diğer ülkelerden yapılan
ithalatın birim fiyatları ise 2004 yılında 0,97 ABD Doları/Kg, 2005’te 0,98
ABD Doları/Kg, 2006’da 0,95 ABD Doları/Kg, 2007 yılında 1,09 ABD Doları/Kg,
2008 yılında benzer şekilde artarak 1,22 ABD Doları/Kg, 2009 yılının ilk dört
aylık döneminde ise yine benzer şekilde düşerek 2009 Ocak ayında ise yine
benzer şekilde düşerek 0,69 ABD Doları/Kg olarak gerçekleşmiştir. Fiyat kırılması ve baskısı MADDE 14 – (1) Önlemin yürürlükten
kalkması durumunda yerli üretim dalı fiyatları üzerinde oluşabilecek muhtemel
etkiyi görmek amacıyla 2007 yılı için fiyat kırılması ve fiyat baskısı
hesaplanmıştır. Yapılan hesaplamada ihraç fiyatı olarak ABD için CIF
bazındaki TÜİK istatistik verilerinden yararlanılmıştır. İşbirliği sağlanan
ülkeler için ise ilgili firmaların ağırlıklı ortalama CIF ihraç fiyatı
kullanılmıştır. Söz konusu verilere, dampinge karşı vergi hariç, gümrük vergisi
ve IVD ve IVI firmalarının beyan etmiş oldukları ithal masrafları eklenerek
önlem konusu ürünün Türkiye piyasasına giriş fiyatları bulunmuş ve yerli
üretim dalının yurtiçi satış fiyatları ile karşılaştırılmıştır. Buna göre
2007 yılı için ABD menşeli ithalatın ortalama fiyatlarının YÜD’nin yurtiçi satış fiyatlarını (-)3,5% oranında;
Almanya menşeli PVC ithalatının %3,2 oranında; İtalya menşeli PVC ithalatının
%1,6 oranında; Romanya menşeli ithalatın ortalama fiyatlarının ise yerli
üretim dalının yurtiçi satış fiyatlarını %8,5 oranında kırdığı tespit
edilmiştir. Diğer taraftan fiyat baskısı ABD menşeli ithalat için %6,0, Almanya
menşeli ithalat için %17,5, İtalya menşeli ithalat için %11,2 ve Romanya
menşeli ithalat için %18,9 olarak hesaplanmıştır. Yurtiçi tüketim ve önlem konusu
ithalatın pazar payları MADDE 15 – (1) Önlem konusu ürünün
yurtiçi tüketimi, 2004–2008 dönemi için yerli üretim dalının yurtiçi satışları
ile genel ithalatın toplanmasıyla hesaplanmıştır. Tüketim endeksi hesabının
sağlıklı yapılabilmesi amacıyla 2008 yılının ilk altı ayı için mevcut olan
veriler on iki aya tamamlanmıştır. (2) Buna göre, önleme konu ürün
için tüketim 2004 yılında 100 olarak kabul edildiğinde, 2005 yılında 113’e,
2006 yılında 123’e, 2007 yılında 141’e çıktığı, 2008 yılında ise 133’e
gerilediği görülmüştür. İncelenen dönemde önleme konu ülkelerden ABD’nin
pazar payı 2004’te 100 iken 2008’de 192’ye çıkmış; Almanya’nın pazar payı
2004’te 100 iken 2008’de 55 olmuş; İtalya’nın pazar payı aynı seviyede
kalmış, Romanya’nın pazar payı ise 2004 yılında 100 iken 2008’de 36 olarak
gerçekleşmiştir. (3) IVD ve IVI firmaları, Dünya
Ticaret Örgütü Anti-Damping Anlaşması’nın ve İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi
Hakkında Mevzuatın zarara ilişkin bölümlerinde yer alan hususların yerli
üretim dalında meydana gelen zarar için geçerli olmadığını savunmuştur. Bu
kapsamda söz konusu firmalar, Almanya’dan yapılan ithalatın incelenen dönemde
düştüğünü, İtalya’dan yapılan ithalatın ise kısıtlı artış gösterdiğini belirtmiştir.
Öte yandan firmalar, 2009 yılında İtalya menşeli ithalatın önemli ölçüde
düşmüş olmasının ilgili ülkede yerleşik ihracatçı firmanın Türkiye’ye yönelik
ihracatını azaltması yönünde politika değişikliğine gittiğine işaret ettiğini
vurgulamaktadır. Diğer taraftan, aynı firmalar, Almanya ve İtalya’dan
yapılan ithalatın fiyatlarının incelenen dönemde artış gösterdiği, 2009
yılında yaşanan hızlı düşüşün ise petrol fiyatlarında meydana gelen düşüşten
kaynaklandığını belirtmişlerdir. Son olarak, söz konusu firmalar, Almanya’dan
yapılan ithalatın pazar payının incelenen dönemde düştüğünü, İtalya’dan
yapılan ithalatın pazar payının ise aynı seviyede kaldığını, yerli üretim
dalının pazar payının azalmasının ise artan talep karşısında kapasitesini
artıramamasından kaynaklandığını vurgulamışlardır. Soruşturmanın bir
nihai gözden geçirme soruşturması olması ve vergilerin yürürlükte olması
nedeniyle inceleme zararın devam etmesi veya yeniden meydana gelmesi ihtimali
üzerine yapılmış olup, yukarıda belirtilen zarar unsurları bu çerçevede
değerlendirilmiştir. İKİNCİ
BÖLÜM Yerli
Üretim Dalının Durumu Yerli üretim dalının ekonomik
göstergeleri MADDE 16 – (1) Önlem konusu
ithalatın yerli üretim dalı üzerindeki etkisinin belirlenmesinde, 2004-2008
yılına ilişkin yerli üretim dalını temsil eden Petkim
Petrokimya Holding A.Ş. firmasının verileri esas alınmış olup, önleme konu
ürüne ilişkin veriler kullanılmıştır. 2008 yılına ait veriler ilk altı ayı
kapsamakta olup istatistiki karşılaştırma amacıyla mümkün olduğu ölçüde on
iki aya tamamlanmıştır. (2) Yerli üretim dalının
ekonomik göstergelerindeki değişimin sağlıklı bir şekilde incelenmesi
amacıyla Yeni Türk Lirası bazındaki veriler için yıllık ortalama Üretici
Fiyat Endeksi (ÜFE) kullanılarak enflasyondan arındırılmış reel değerler
kullanılmıştır. a) Üretim (1) Yerli üretim dalının önleme
konu üründe 2004 yılında 100 olarak kabul edilen üretim miktar endeksi, incelenen
dönem için sırasıyla 85, 85, 99 ve 89 olarak gerçekleşmiştir. b) Satışlar 1) Yerli üretim dalının önleme
konu ürünün satış miktar endeksi 2004 yılında 100 olarak kabul edildiğinde,
incelenen dönem için sırasıyla 92, 91, 98 ve 94 olarak gerçekleşmiştir. (2) Aynı dönemde önleme konu
ürünün yurtiçi satış hâsılatının 2004’te 100 olarak kabul edildiğinde
incelenen dönem için sırasıyla 80,79, 86 ve 75 olarak gerçekleştiği
görülmüştür. c) Yurtiçi fiyatlar (1) Yerli üretim dalının önleme
konu üründe ağırlıklı ortalama yurtiçi birim satış fiyatı endeksi 2004
yılında 100 olarak alındığında, incelenen dönem için sırasıyla 87, 87, 88 ve
80 olarak gerçekleşmiştir. ç) İhracat (1) Yerli üretim dalının önleme
konu üründe 2004 yılında 100 olan ihracat miktar endeksi, incelenen dönem
için sırasıyla 516, 789, 708 ve 1.167 olarak gerçekleşmiştir. d) Pazar payı (1) Yerli üretim dalının önleme
konu üründe yurtiçi pazar payı endeksi 2004 yılında 100 olarak alındığında
incelenen dönem için sırasıyla 81, 74, 70 ve 70 olarak gerçekleşmiştir. e) Stoklar (1) Yerli üretim dalının önleme
konu üründe 2004 yılında 100 olan stok düzeyi endeksi, incelenen dönem için
sırasıyla 56, 12, 48 ve 46 olarak gerçekleşmiştir. f) Kapasite ve kapasite
kullanım oranı (KKO) (1) Yerli üretim dalının önleme
konu üründe üretim kapasitesi incelenen yıllar için aynı seviyede kalmış,
kapasite kullanım oranı ise yine 2004 yılında 100 olarak kabul edildiğinde
sırasıyla 85, 85, 99, 89 olarak gerçekleşmiştir. g) İstihdam (1) Yerli üretim dalının önleme
konu üründe çalışan toplam işçi sayısı endeksi 2004 yılında 100 kabul
edildiğinde incelenen dönem için sırasıyla 97, 94, 91 ve 84 olarak
gerçekleşmiştir. h) Ücretler (1) Yerli üretim dalının önleme
konu ürünün üretiminde çalışan işçilerinin aylık giydirilmiş brüt ücret
endeksinin 2004 yılında 100 olarak kabul edildiğinde incelenen dönem için
sırasıyla 95, 101, 102 ve 93 olarak gerçekleştiği görülmüştür. ı) Verimlilik (1) Yerli üretim dalının önleme
konu ürünün üretiminde çalışan işçi başına verimlilik endeksi 2004 yılında
100 iken, incelenen dönem için sırasıyla 88, 91, 109 ve 107 olarak
gerçekleşmiştir. i) Maliyetler (1) Yerli üretim dalının önleme
konu ürünün ağırlıklı ortalama birim ticari maliyet endeksi 2004 yılında 100
olarak kabul edildiğinde incelenen dönem için sırasıyla 120, 110, 94 ve 98
seviyesinde gerçekleşmiştir. j) Kârlılık (1) Yerli üretim dalının önleme
konu ürünün üretiminde ticari maliyetleri dikkate alınarak hesaplanan ürün
birim kârlılık endeksi 2004 yılında 100 olarak kabul edildiğinde, incelenen
dönem için sırasıyla (-) 328, (-) 208, 12 ve (-) 155 olarak gerçekleşmiştir. k) Nakit akışı (1) Yerli üretim dalının önleme
konu ürünün satışları ile yarattığı nakit akışı endeksi 2004 yılında 100
olarak kabul edildiğinde, incelenen dönem için sırasıyla (-) 165, (-) 122, 12
ve (-) 96 olarak gerçekleşmiştir. l) Özkaynakların
Kârlılığı ve Yatırım Hâsılatı (1) Yerli üretim dalının bütün
faaliyetleri ile ilgili olarak, özkaynak kârlılığı
endeksi 2004 yılında 100 olarak alındığında incelenen dönem için sırasıyla
(-) 750, 19, 312 ve (-) 3 olarak gerçekleşmiştir. (2) Yatırım hâsılatı (Kâr/Aktif
Toplamı) oranı endeksi 2004 yılında 100 olarak alındığında incelenen dönem
için sırasıyla (-) 656, 17, 278 ve (-) 2 olarak gerçekleşmiştir. m) Büyüme (1) Yerli üretim dalının bütün
faaliyetleri ile ilgili olarak, aktif büyüklüğü reel olarak 2004 yılında 100
olarak kabul edildiğinde, incelenen dönem için sırasıyla 89, 81, 83 ve 75
seviyesinde oluştuğu görülmüştür. n) Sermaye Artışı (1) Yerli üretim dalının bütün
faaliyetleri ile ilgili olarak, 2004 yılında 100 olan öz sermaye endeksi
incelenen dönem için sırasıyla 78, 71, 74 ve 65 olarak gerçekleşmiştir. Ekonomik göstergelerin
değerlendirilmesi MADDE 17 – (1) Yerli üretim dalının
verileri incelendiğinde, önlemin yürürlükte olduğu dönemde düzelmenin istikrarlı
olmadığı, özellikle 2005 ve 2006 yıllarında tekrar bozulma yaşandığı, 2007
yılında düzelme görüldüğü, ancak 2008 yılının ilk altı aylık verilerinin on
iki aya tamamlanmasıyla oluşan tabloda tekrar bozulma görüldüğü ortaya çıkmaktadır.
Buna göre, önleme konu ürünün üretiminde 2005 ve 2006 yıllarında 2004 yılına
göre düşme gerçekleşirken 2007 yılında artış sağlanmış, ancak 2008 yılında
tekrar düşüş gerçekleşmiştir. Yurtiçi satışlarda benzer şekilde 2005 ve 2006
yıllarında bir önceki yıla göre düşüş yaşanırken 2007 yılında toparlanma
görülmüş ancak 2008 yılında tekrar düşüş yaşanmıştır. Öte yandan, ürün
kârlılık endeksinde 2007 yılı dışında zarar görülmekte olup ürün nakit akışı
da benzer şekilde olumsuz seyretmiştir. (2) Üretim seviyesinin
satışlarda yaşanan düşüşle paralel seyretmesi nedeniyle stoklarda artış
görülmemiştir. Ancak firmanın tüm ürünlerine ilişkin göstergeleri
incelendiğinde aktiflerinde ve özkaynaklarında
erime gerçekleştiği, firmanın dönem net kârının incelenen dönemde dengeli bir
seyir izleyemediği görülmüştür. (3) Öte yandan nihai bildirim
sonrası yerli üretim dalına ait 2008 yılının tamamını kapsayan veriler
alınmıştır. Yapılan değerlendirmede 2008 yılının tamamına ilişkin verilerin
önceki incelemeyle tutarlılık arz ettiği, bununla birlikte belirli ekonomik
göstergelerde oluşan bozulmanın daha derin olduğu görülmüştür. (4) IVD ve IVI firmaları, yerli
üretim dalında görülen zararın dampingli ithalattan kaynaklanmadığını,
zararın yerli üretim dalının Türkiye’de artan PVC-S talebine karşılık
verememesinden ve iyi yönetilemeyip maliyetlerin ve dolayısıyla fiyatların
yüksek kalmasından kaynaklandığını vurgulamıştır. Yapılan incelemede, yerli
üretim dalının Türkiye’nin talebini karşılamadığı tespiti yapılmış, ancak,
önlemin yürürlükten kalkması durumunda önleme konu ülkelerden yapılan ithalatın
dampingli olmaya devam etmesi veya ithalatta dampingin yeniden meydana
gelmesi ve bunun sonucunda zararın devam etmesi veya yeniden meydana gelmesi
ihtimalini ortadan kaldıracak bir hususun bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Diğer taraftan, küresel talep daralması birçok üründe fiyatların oldukça düşmesine
neden olmuştur. Bu durumun kısa sürede tersine dönmesi beklenmemektedir. ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM Zararın
Devam Etmesi veya Yeniden Meydana Gelmesi İhtimali Genel MADDE 18 – (1) Yönetmeliğin 35 inci
maddesi hükümleri gereğince, önlemin yürürlükten kalkması halinde yerli
üretim dalında önleme konu ülkeler menşeli dampingli ithalattan kaynaklanan
zararın devam etmesinin veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olup
olmadığı değerlendirilmiştir. a) Önleme konu ülkelerde
sektörün durumu ve kapasite fazlası (1) Yapılan inceleme sonucunda,
ABD ve Avrupa PVC-S piyasalarında 2007’nin ilk yarısına kadar Uzak Doğu
menşeli ithalat nedeniyle yerli üreticilerin pazar kaybettiği, 2007 yılının
ikinci yarısından sonra özellikle inşaat sektöründe daralma yaşandığı,
2008’in ikinci yarısından sonra ise likidite sıkıntısı olarak küresel boyuta
taşınan finans krizinin talep daralmasına neden olduğu ve bunun söz konusu
piyasalarda PVC-S talebini önemli ölçüde etkilediği belirlenmiştir. (2) Söz konusu ekonomik
konjonktür göz önünde bulundurulduğunda başta ABD olmak üzere Almanya ve İtalya’da
kurulu kapasitelerin önemli büyüklükte olması ve Kuzey Amerika ve Avrupa
piyasalarında 2009 yılında devam etmesi beklenen talep daralması nedeniyle
söz konusu ülkelerde yerleşik üretici/ihracatçıların stoklarını azaltma
arayışına geçtikleri 2009 yılının ilk dört aylık döneminde gerçekleştirilen
ithalatın birim fiyatlarının önemli ölçüde düşmesinden de anlaşılmaktadır. (3) Diğer taraftan, Nexant Chem Systems
tarafından yayınlanan bir rapora göre PVC-S bünyesinde bulunan bazı inorganik
girdiler nedeniyle son yıllarda getirilen bazı düzenlemeler ile polietilen ve
polipropilen gibi ikame olabilecek polimerlerin
sağlık ve çevre açısından PVC-S’ye tercih edildiği,
bunun ise PVC-S’nin rekabet gücünü
zayıflatabileceği anlaşılmaktadır. b) Önleme Tabi Ülkelerin Dünya
Ticaretindeki Yeri: (1) Daha önce de belirtildiği
üzere 2007 yılı itibariyle ABD 1 milyon ton ile dünya PVC-S ihracatının
%11’ini oluşturarak birinci sırada yer almıştır. Türkiye’ye gerçekleştirdiği
ihracat ise aynı yıl 65,8 bin ton olmuştur. Almanya ise 2007 yılında 843 bin
ton ile toplam PVC-S ihracatının %9’unu oluşturmuş olup söz konusu ülkenin
aynı yıl Türkiye’ye yaptığı ihracat 32,6 bin ton olarak gerçekleşmiştir.
İtalya’ya bakıldığında ülkenin 102 bin ton ile toplam PVC-S ihracatının
%1’ini oluşturmakta olduğu, Türkiye’ye yaptığı ihracatın ise 24 bin ton
olduğu görülmüştür. Romanya’ya bakıldığında ise ülkenin 185 bin ton ile 2007
yılı toplam PVC-S ihracatının %2’sini gerçekleştirdiği ve aynı yıl Türkiye’ye
56 bin ton ihracat gerçekleştirdiği belirlenmiştir. Bu durum, özellikle ABD
ve Almanya’nın ihracat kapasitelerinin önemli ölçüde yüksek olduğu, diğer
ülkelerin kapasitelerinin göreceli olarak daha düşük olmasına karşın yakınlık
nedeniyle de geleneksel olarak Türkiye piyasasına yüksek oranlarda ihracat
gerçekleştirdiklerini göstermektedir. c) Önlem konusu ithalatın ve
fiyatlarının değerlendirilmesi (1) 2004-2008 döneminde toplam
ithalatın %47 oranında arttığı belirlenmiştir. Önleme konu ülkelere
bakıldığında ise, ABD’den yapılan ithalatın %155 oranında arttığı,
Almanya’dan yapılan ithalatın söz konusu dönemde %27 azaldığı, İtalya’dan
yapılan ithalatın %33 arttığı, Romanya’dan yapılan ithalatın ise %52 oranında
azaldığı belirlenmiştir. Diğer ülkelerden yapılan ithalat ise %87 oranında
artmıştır. Söz konusu ülkelerden yapılan ithalatın ortalama birim fiyatlarına
bakıldığında ise 2004-2008 yılları arasında petrol fiyatlarında meydana gelen
artışın da etkisiyle artış yaşandığı, ancak 2009 yılının Ocak ayına
bakıldığında fiyatların önemli ölçüde düştüğü görülmüştür. ç) Diğer ülkeler tarafından
önleme konu ülkelere karşı alınan önlemler (1) Şikayete konu ülkeler
menşeli PVC ithalatına karşı diğer ülkeler tarafından uygulanan önlemler ve
açılan soruşturmalar incelenmiştir. Yapılan incelemede Avustralya’nın 1992
yılından beri ABD menşeli PVC’ye karşı önleminin yürürlükte olduğu, son süre
uzatımının ise 2005 yılında gerçekleştiği; 2003 yılında ÇHC’nin
ABD menşeli PVC’ye karşı önlem aldığı; 2004 yılında Arjantin’in ABD menşeli
PVC’ye kaşı önlem aldığı; 2005 yılında Brezilya’nın yine ABD menşeli şikayet
konusu ürüne karşı önlem aldığı; ve son olarak Ocak 2008 tarihinde
Hindistan’ın yine aynı ülke menşeli ürüne karşı önlem aldığı tespit
edilmiştir. d) Türkiye pazarının
değerlendirilmesi (1) Türkiye’nin PVC tüketiminin
2004-2008 döneminde %33 oranında arttığı, bunun yanında ABD’nin pazar payının
%92 oranında artış gerçekleştirdiği belirlenmiştir. Diğer taraftan
Almanya’nın pazar payı söz konusu dönemde %45 oranında azalma göstermiş,
İtalya’nın pazar payında değişiklik yaşanmamış, Romanya’nın pazar payı ise
%64 oranında azalmıştır. Yerli üretim dalının pazar payı ise %30 oranında
azalmıştır. Diğer ülkelerin pazar payı ise %41 oranında artmıştır. (2) ABD’nin pazar payının
önemli ölçüde artması, bunun yanında, Türkiye ihraç pazarının İtalya ve
Romanya için birinci sırada yer alması, Almanya’nın ihracatında ise
Türkiye’nin 2007 itibariyle yedinci sırada yer alması söz konusu ülkelerde
yerleşik ihracatçıların Türkiye pazarını iyi tanıdıklarını, dağıtım
kanallarına kolaylıkla erişebildiklerine işaret etmektedir. (3) Öte yandan soruşturma
kapsamında işbirliğinde bulunan ithalatçılar Türkiye’nin tek PVC üreticisi
olan Petkim Petrokimya Holding A.Ş.’nin üretim kapasitesinin Türkiye tüketimine kıyasla
oldukça düşük olduğunu, bu nedenle ithalatın önlem ile kısıtlanmaması
gerektiğini vurgulamıştır. Ancak, mevcut önlemin amacı ithalatı kısıtlamak
değil, haksız rekabetin ortadan kaldırılmasıdır. 4) IVD ve IVI firmaları,
Türkiye piyasasında PVC fiyatlarının Batı Avrupa fiyatlarına göre oldukça
yüksek olduğunu, Türkiye’de yerleşik Batı Avrupalı bir üreticinin
bulunmadığını, Türkiye’de yerleşik nihai kullanıcıların komşu ve çevre
ülkelerden PVC tedarikinde bulunmadıklarını ve Türkiye piyasasında ithalatın
tacir firmalar aracılığıyla gerçekleştiğini, Batı Avrupa’da ise buna benzer
dağıtım kanallarının olmadığını vurgulamış olup bu nedenle Türkiye PVC
piyasasının Batı Avrupa PVC piyasasından farklı işlediğini belirtmişlerdir.
Yapılan hesaplamalarda ticari aşama dikkate alınmıştır. (5) Öte yandan, söz konusu
firmalar yerli üretim dalının üretim kapasitesinin Türkiye’nin talebini
%20’sinden daha az bir kısmını karşılayabildiği belirtmiştir. Yapılan
incelemede yerli üretim dalının 2007 yılı itibariyle toplam talebin %18’lik
kısmını karşılayabildiği, söz konusu durumun 2008 yılı için de aynı seviyede
kaldığı belirlenmiştir. Ancak, yerli üretim dalının toplam talebin ancak
sınırlı bir kısmını karşılayabiliyor olması yürürlükte bulunan önlemin
kaldırılması durumunda önleme konu ülkeler menşeli dampingli ithalatın devam
etmesi veya yeniden meydana gelmesi ve bunun sonucunda zararın devam etmesi
veya yeniden meydana gelmesi ihtimalini ortadan kaldırmayacağı değerlendirilmiştir. (6) IVD ve IVI firmaları
Türkiye’nin Almanya için birincil ihraç piyasası olmadığını, İtalya’nın ise
ihracat politikasını değiştirdiğini ve Türkiye’ye ihracatlarının azalacağını
belirtmiştir. Öte yandan, söz konusu ülkelerde kapasite kullanım oranları
düştüğünden stoklarda bir birikme olmayacağı, bu nedenle stokları eritmek
amacıyla dampingli fiyatlarla ihracat yapmaları ihtimalinin bulunmadığını vurgulamıştır.
Ancak, yapılan incelemede söz konusu bilgileri destekleyecek herhangi bir
belge sunulmamıştır. (7) Diğer taraftan, ilgili
taraflar için görüş bildirme süresinin aşımından sonra IVI firması tarafından
firmanın iflas sürecine girdiği ve İtalyan Mahkemelerinden koruma talep
ettiği, bu süreç içerisinde üretiminin azalmış olarak devam edeceği bilgisi
alınmıştır. Belirtilen iflas süreci sonunda ise şirketin tavsiyesinin söz
konusu olacağı bildirilmiştir. Ancak, söz konusu Tebliğin yayımı tarihinde firmanın
tüzel kişiliğinde bir değişiklik bulunmadığından önlemlerin yürürlükten
kaldırılması durumunda dampingin ve zararın devam etmesi veya yeniden meydana
gelmesi hususundaki değerlendirmeler açısından bahse konu bilgiler
değerlendirmeye alınmamıştır. Üçüncü ülkelerden ithalat MADDE 19 – (1) Gözden geçirme dönemi
için incelenen üçüncü ülkeler menşeli ithalat 2004 yılında 230,6 bin ton ile
toplam ithalatın %55’ini oluştururken, 2005 yılında 279,6 bin ton ile
%56’sını, 2006 yılında 385,2 bin ton ile %72’sini, 2007 yılında önemli ölçüde
artarak 519,2 bin ton ile %73’ünü, 2008 yılında ise 527,8 bin ton ile %71’ini
oluşturmuştur. (2) IVD ve IVI ile Oltchim firmaları, yerli üretim dalında var olan zararın
kendi ihracatlarından değil, ABD’nin de dahil olduğu diğer ülkelerden yapılan
ithalatın önemli ölçüde artması nedeniyle oluştuğunu belirtmiştir. Ancak,
önlemlerin kaldırılmasıyla meydana gelmesi muhtemel olan dampingli ithalatın
yerli üretim dalı üzerine etkisi toplu olarak değerlendirilmiş olup,
incelenen dönemde söz konusu ülkelerden yapılan ithalatta önemli ölçüde artış
yaşanmaması yürürlükte bulunan vergilerin kalkması durumunda dampingin ve
zararın devam edeceği veya yeniden meydana geleceği ihtimalini ortadan kaldırmayacağı
değerlendirilmiştir. BEŞİNCİ
KISIM Genel
Değerlendirme Genel değerlendirme MADDE 20 – (1) Yapılan inceleme
sonucunda ABD için ülke geneline yönelik eldeki verilere dayanılarak hesaplanan
damping marjı ile Almanya, İtalya ve Romanya’da yerleşik firmalar için
hesaplanan gösterge niteliğindeki damping marjlarının önemli düzeyde olduğu
tespit edilmiştir. Öte yandan, başta ABD olmak üzere önleme konu ülkelerin
önemli büyüklükte üretim ve ihracat kapasitesine sahip olduğu, söz konusu
kapasitenin Türkiye üretim ve talebiyle kıyaslanamayacak büyüklükte olduğu
belirlenmiştir. Bunun yanında, Türkiye’nin özellikle İtalya ve Romanya için
en önemli ihraç pazarı olduğu ve önleme konu diğer ülkelerin en önemli ihraç
pazarlarının PVC talebini önemli ölçüde etkileyen başta inşaat sektörü olmak
üzere talep daralması yaşanan piyasalar olduğu belirlenmiştir. Bunun
sonucunda ise önleme konu ülkelerde yerleşik üretici firmaların, geleneksel
olarak ihracat gerçekleştirdikleri piyasalar ile birlikte üçüncü ülkelere
yönelerek meydana gelen kapasite fazlasını gidermek amacıyla yoğun fiyat
rekabetine girip dampingli fiyatlarla ihracat gerçekleştirmelerinin muhtemel
olduğu değerlendirilmiştir. Diğer taraftan, Almanya ve Romanya’dan yapılan
ithalatın pazar payının incelenen dönemde azalış göstermesinin önlemin kalkması
durumunda dampingin ve buna bağlı olarak zararın devam etmesi veya yeniden
meydana gelmesi ihtimalini ortadan kaldırmadığı değerlendirilmiştir. (2) Öte yandan, soruşturmaya
konu ürün için önlemlerin yürürlüğe girmesinden sonra yerli üretim dalının
ekonomik göstergelerinde istikrarlı bir düzelme gerçekleşmediği; üretim ve
satışlarında 2007 yılında bir düzelme gerçekleşse de diğer yıllarda kapasite
kullanım oranlarının dalgalanma gösterdiği; fiyat kırılması oranının önemli
seviyede olduğu; bu nedenle yerli üretim dalının nakit akışı ile ürün
karlılığında olumsuzlukların sürdüğü görülmüştür. (3) IVD ve IVI firmaları,
Almanya ve İtalya menşeli ithalatın düşük seviyelerde gerçekleşmesi ve
damping oranlarının aslında negatif olması nedeniyle yerli üretim dalında
meydana gelen zarar ile damping arasında bir illiyet bağının bulunmadığını
vurgulamıştır. Ancak, firmaların kendi hesaplamalarının aksine gösterge
niteliğinde hesaplanan damping marjlarının önemli düzeyde dampingli ithalata
işaret ettiği belirlenmiş, öte yandan, işbu soruşturmanın soruşturmaya konu
ülkelerden yapılan ithalatta dampingin devam etmesi veya yeniden meydana
gelmesi ve buna bağlı olarak yerli üretim dalında zararın devam etmesi veya
yeniden meydana gelmesi ihtimali üzerine yürütülmüş olması nedeniyle
Yönetmeliğin zarara ilişkin maddeleri bu çerçevede değerlendirilmiştir. (4) Soruşturma kapsamında
yapılan tespit ve değerlendirmeler ışığında önleme konu ülkeler menşeli
ithalat için yürürlükte bulunan önlemlerin kalkması durumunda ihracatın dampingli
fiyatlarla gerçekleşmesinin, bunun sonucunda ise yerli üretim dalındaki
zararın devam etmesinin veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olduğu
değerlendirilmiştir. ALTINCI
KISIM Sonuç Karar MADDE 21 – (1) Soruşturma sonucunda,
yürürlükteki önlemlerin ortadan kalkması durumunda dampingin ve zararın devam
etmesi veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olduğu tespit edildiğinden,
İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2003/2 sayılı Tebliğ ile
uygulanmakta olan dampinge karşı önlemlerin, İthalatta Haksız Rekabeti
Değerlendirme Kurulu’nun kararı ve Bakan’ın onayı ile aşağıda tanımı, menşe
ülkeleri ve ilgili üretici/ihracatçı firmaları belirtilen eşyanın Türkiye’ye
ithalinde karşılarında gösterilen şekilde uygulanmaya devam edilmesine karar
verilmiştir.
Uygulama MADDE 22 – (1) Gümrük idareleri, Karar maddesinde
gümrük tarife istatistik pozisyon numarası, tanımı, menşe ülkeleri ve ilgili
üretici/ihracatçı firmaları belirtilen maddenin ithalatında karşılarında
gösterilen miktarlarda dampinge karşı vergiyi tahsil ederler. Yürürlük MADDE 23 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe
girer. Yürütme MADDE 24 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini
Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Bakan yürütür. Resmi Gazete Sayı: 27269 |