SON GÜNCELLEME:
10/07/2014 |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Dış Ticaret
Müsteşarlığından: İTHALATTA
HAKSIZ REKABETİN ÖNLENMESİNE İLİŞKİN TEBLİĞ (TEBLİĞ NO: 2009/01) BİRİNCİ KISIM Genel Bilgi
ve İşlemler Soruşturma MADDE 1 – (1) Yürürlükteki mevzuat
çerçevesinde yerli üretim dalı adına 22 şikayetçi ve şikayeti destekleyen 3
firma tarafından yapılan başvuru üzerine, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC),
Hindistan ve Endonezya menşeli “suni ve sentetik liflerden iplikler” (kesik
elyaf iplikleri) için 11/1/2008 tarih ve 26753 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2008/2 sayılı
Tebliğ ile başlatılan ve Dış Ticaret Müsteşarlığı (Müsteşarlık) İthalat Genel
Müdürlüğü (Genel Müdürlük) tarafından yürütülen damping soruşturmasında nihai
karar aşamasına gelinmiştir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu bildirim; 4412 sayılı Kanunla
değişik 3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun,
20/10/1999 tarih ve 99/13482 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi
Hakkında Karar ve 30/10/1999 tarih ve 23861 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan
İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik (Yönetmelik)
hükümleri çerçevesinde yürütülen damping soruşturması sonuçlarını
içermektedir. Yerli üretim dalının temsil niteliği MADDE 3 – (1) Mevcut veriler ışığında, yerli
üretim dalı adına 22 şikayetçi
firmanın 2006 yılı itibariyle Türkiye üretiminin % 55,3’ünü
gerçekleştirdiği; şikayeti destekleyen 3 firma da dahil olmak üzere bilinen
diğer üreticilerin ise Türkiye toplam üretiminin % 44,7’sini gerçekleştirdiği,
bu bağlamda başvuru aşamasında Yönetmeliğin 20 nci
maddesi gereğince şikayetin yerli üretim dalı adına yapıldığı
değerlendirilmiştir. (2)
Başvurunun gizli olmayan örneğinde, Türkiye’de yerleşik üreticilerin üretim
verileri ile üretim payları gizli olması sebebiyle açıklanmamıştır. Gerek
Anti-Damping Anlaşması’nın 5.4 maddesi hükümleri gerekse Yönetmelik’in
17 nci maddesi hükümleri gereğince şikayetçi ve
şikayeti destekleyen üreticilerin üretim verilerinin ve üretimdeki paylarının
tek tek açıklanması zorunluluğu bulunmamaktadır. (3) Bazı
ithalatçı firmaları temsilen gerek soruşturmanın ilk safhasında yazılı olarak
gerekse kamu dinleme toplantısında şikayetçi ve destekçi firmaların yerli
üretim dalını temsil niteliğini haiz olmadığı iddiası dile getirilmiş ve bu
nedenle soruşturmanın önlemsiz olarak kapatılması talep edilmiştir. Bu
iddiaya mesnet olarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın internet sayfasında yer
alan kapasite verilerine atıfta bulunulmuş ve şikayetçi olmadığı iddia edilen
firmaların şikayetçi firmalara göre daha fazla kapasiteye sahip oldukları
iddia edilmiştir. (4) Şikayetçi
ve destekçi firmaların yerli üretim dalını temsil edecek büyüklüğe sahip olup
olmadığı üreticilerce sağlanan üretim miktarları ve kamuya açık bilgiler
ışığında değerlendirilmiştir. Ayrıca, hiçbir üretici firmanın şikayete karşı
görüş beyan etmediği de dikkate alındığında ilgili mevzuat kapsamında
şikayetçi ve şikayeti destekleyen üreticilerin toplam üretim içindeki payının
%25 düzeyinde olması yerli üretim dalını temsil anlamında yeterlidir. Bu
çerçevede, söz konusu iddianın yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Bilgilerin toplanması ve değerlendirilmesi MADDE 4 – (1) Soruşturma açılmasını müteakip,
soruşturma konusu ürünün bilinen yerli üreticilerine, Müsteşarlıkça tespit
edilen ithalatçılarına, ÇHC, Hindistan ve Endonezya’da yerleşik Müsteşarlık
tarafından ticaret unvanları ve adresleri bilinen ihracatçılarına ve anılan
ülkelerde yerleşik diğer ihracatçılara iletilebilmesini teminen
soruşturmaya taraf üç ülkenin Ankara Büyükelçiliklerine soru formları
gönderilmiştir. Taraflara soru formlarını yanıtlamaları için posta süresi
dahil 37 gün süre tanınmış ve müteakiben yaptıkları süre uzatımı yönündeki
makul talepler karşılanmıştır. (2) Yerli
üretim dalını temsil eden üreticiler, soru formuna usulüne uygun şekilde
yanıt vermiştir. Ayrıca, mezkûr firmalar soruşturma süresi boyunca
Müsteşarlıkla işbirliği içinde olmuş ve gerektiğinde talep edilen ilave
bilgileri temin etmiştir. (3)
Soruşturma kapsamında her üç ülkeden işbirliğine gelen firmaların sayısının
fazla olması nedeniyle İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında
Yönetmeliğin 27 nci maddesi gereğince örnekleme
yöntemine başvurulmuştur. Örnekleme yönteminde soruşturma döneminde miktar
bazında Türkiye’ye en yüksek ihracat payı kıstası başta olmak üzere ürün
tipi, ithalatçı sayısı kıstasları göz önüne alınarak örnekleme dahil edilecek
firmalar tespit edilmiştir. Örnekleme dahil edilen firmaların Türkiye’ye
ihraç miktarı, soruşturmaya konu her bir ülkeden işbirliğine gelen firmaların
toplam ihracatının asgari %50’sini, soruşturma kapsamında işbirliğine gelen
firmaların Türkiye’ye toplam ihracat miktarının ise % 62’sini
oluşturmaktadır. (4) Ayrıca,
örnekleme dahil edilen söz konusu firmalardan herhangi birinin soruşturmanın
ilerleyen aşamalarında işbirliğine gelmemesi halinde örnekleme dahil edilmek
üzere yedek üretici ihracatçı firmalar da belirlenmiştir. Ancak, örnekleme
dahil firmalar soruşturma sırasında işbirliğinde bulunmaya devam ettiğinden
yedek üretici ihracatçı firmaların sunduğu bilgilerin kullanılmasına ihtiyaç
duyulmamıştır. (5) Bazı
üretici/ihracatçı firmalar örneklemeye dahil olmak istediklerini yazılı
olarak beyan etmişler; ancak seçilen örnek grubun temsil niteliğini haiz
olduğu ve örnek grubun büyütülmesinin soruşturmanın sağlıklı biçimde
yürütülmesini güçleştireceği değerlendirildiğinden bu talepler uygun
görülmemiştir. Yerinde doğrulama soruşturmaları MADDE 5 – (1) Yönetmelik’in
21 inci maddesi çerçevesinde, şikayetçi firmaların sayısının çokluğu dikkate
alınarak yerli üretim dalını temsil niteliğini haiz olan Bursa, Adana, G.
Antep ve K. Maraş’ta yerleşik belirli şikayetçi üretici firmaların üretim ve
idari tesislerinde yerinde doğrulama incelemesi yapılmıştır. (2) Hindistan
ve Endonezya’dan işbirliğine gelen ve örneklemeye dahil edilen ihracatçı/
üretici firmalar nezdinde yerinde doğrulama soruşturmaları
gerçekleştirilmiştir. İlgili tarafların bilgilendirilmesi ve dinlenmesi MADDE 6 – (1) Soruşturma açılmasını müteakip,
soruşturma konusu ülkelerin Ankara’daki Büyükelçiliklerine ve bilinen
üretici-ihracatçı firmalara şikayetin gizli olmayan metni ve soruşturma
açılış Tebliği gönderilmiştir. (2) Tüm
taraflara, soruşturma boyunca soruşturma ile ilgili görüşlerini ve bu
görüşlerle alâkalı bilgi ve belgeleri sunma imkanı verilmiştir. Buna ilave
olarak, yerli üreticiler ve ithalatçıların katılımıyla özellikle pazarın
durumu ve yerli üretim dalında zarara ilişkin görüşlerin karşılıklı olarak
dile getirilebilmesinin teminen 17/9/2008 tarihinde
bir kamu dinleme toplantısı yapılmıştır. (3)
Soruşturma sırasında ilgili taraflardan alınan bilgi ve belgelerin gizli
olmayan özetleri talep eden bütün ilgili tarafların bilgisine sunulmuştur. (4) Nihai
bildirimin ilgili taraflara gönderilmesini müteakip örnekleme dahil
üretici/ihracatçı firmalardan talep edenler için 4-5 Aralık 2008 tarihlerinde
dinleme toplantıları gerçekleştirilerek taraflara soruşturmayla ilgili
konularda nihai görüş ve iddialarını sözlü ve yazılı olarak sunma imkanı
tanınmıştır. (5) İlgili
tarafların soruşturma sırasında gündeme getirdiği nesnel iddialar ile
belgeler değerlendirilmiş olup ilgili hususlara işbu Tebliğ içerisinde yeri
geldiğince değinilmiştir. İKİNCİ KISIM Soruşturma
Konusu Ürün ve Benzer Ürün Soruşturma konusu ürün ve benzer ürün MADDE 7 – (1) Soruşturma konusu madde, 55.08,
55.09, 55.10, 55.11 gümrük tarife pozisyonlarında sınıflandırılan
"sentetik ve suni devamsız liflerden iplikler"dir. (2) Şikâyet
konusu ürün, %100 sentetik veya suni devamsız elyafın veya bunların
birbirleriyle veya doğal elyaflarla muhtelif oranlarda karışımlarının
eğrilmesiyle elde edilen ve ağırlığını sentetik veya suni elyafın oluşturduğu
ipliklerdir. (3) Ürün,
kesim uzunluğu, numara, parlaklık, erime ısısı ve kalite gibi faktörlere
bağlı olarak çeşitlilik göstermekle beraber üretim sürecinde yapılan
ayarlamalarla bu çeşitliliği gerçekleştirmek mümkündür. (4) Söz
konusu ürün, genel olarak kumaş, halı, döşeme/kaplama ve hazır giyim
imalatlarında kullanılmaktadır. (5) Bazı
dikiş ipliği ithalatçıları, Türkiye’de dikiş ipliği üretimi bulunmadığı
iddiasıyla dikiş ipliklerinin soruşturma kapsamı dışına çıkarılmasını talep
etmişlerdir. Söz konusu iddia nihai bildirim sonrasında da yinelenmiştir.
Buna mukabil, bazı üretici firmalar gerek yazılı gerekse kamu dinleme
toplantısında sözlü olarak dikiş ipliği üretimi gerçekleştirdiklerini beyan
etmiş ve dampingli ithalattan şikâyetçi olduklarını dile getirerek dikiş
ipliklerinin de temel fiziksel özellikleri bakımından aynı grupta
değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek soruşturma kapsamında bulunmasını
talep etmişlerdir. (6) Özellikle
poliviskon renkli ipliklerle ilgili üretimin
bulunmadığı veya çok kısıtlı üretimin bulunduğu gerekçesiyle bu grup ürün
tipinin soruşturma kapsamı dışında tutulması gerektiği yönünde görüşler
gündeme getirilmiştir. Ancak, yerli üretim dalı içinde yer alan bazı
üreticiler her türlü renkli poliviskon iplik
üretimi kabiliyetine sahip olduklarını, bazı ürün tiplerinin hiç
üretilmeyişinin ya da yeterli miktarda üretiminin bulunmayışının temel
nedeninin dampingli ithalatla rekabet kabiliyetine sahip bulunmamaları
olduğunu dile getirmişlerdir. Yerli üreticiler nezdinde gerçekleştirilen
yerinde doğrulama incelemelerinde de renkli poliviskon
üretim kabiliyetinin bulunduğu tespiti yapılmıştır. Buna ilave olarak,
talebin çok büyük ölçüde belirli renklerde yoğunlaştığı, bu ana renklerin
halen üretiminin yapılmakta olduğu yerli üreticilerce ifade edilmiştir.
Soruşturma sırasında yerli üretici firmalardan bazıları üretmekte oldukları
soruşturma konusu ipliklere ilişkin renk kartelalarını da bu kapsamda delil
olarak sunmuşlardır. (7)
Soruşturma sırasında, ring iplik üretim tesislerinin %100 polyester iplik
üretiminden kaynaklanan bazı teknik sorunlar nedeniyle bu tür iplik
üretiminden kaçındıkları ve bu yüzden %100 polyester ipliğin soruşturma
kapsamı dışında tutulması gerektiği iddiası gündeme getirilmiştir. Yerli
üreticiler nezdinde gerçekleştirilen yerinde doğrulama incelemelerinde %100
polyester iplik üretiminin gerçekleştirilmekte olduğu tespit edilmiştir. (8) ÇHC
menşeli ihracatın ring iplik olduğu, buna karşın Türkiye’deki üretimin esas
itibariyle open-end iplik
olduğundan bahisle benzer ürün tanımlamasının yanlış olduğu üretim tekniği
itibariyle bu iki türün ayrıştırılması gerektiği talep edilmiştir. Elde
edilen tüm bilgi ve belgeler yerli üretim dalının her iki üretim
teknolojisine de sahip olduğu ve söz konusu iplikleri ürettiklerini
göstermektedir. (9) Nihai
bildirim sonrasında 55.08 ve 55.11 pozisyonları kapsamında Hindistan ve
Endonezya’dan yapılan ithalatın çok cüzi miktarda olduğundan bahisle söz
konusu ipliklerin mezkur ülkeler için soruşturma kapsamı dışında tutulmasını
talep edilmiştir. İlgili mevzuat hükümleri çerçevesinde soruşturma konusu
ürün ve benzer ürün değerlendirmesi ürün tipleri bazında ithalatın miktarına
göre değil ürünlerin teknik ve fiziki özellikleri, çeşitleri, dağıtım
kanalları, kullanım alanları, kullanıcıların ürünü algılaması ve birbirini
ikame edebilmeleri gibi unsurlar esas alınarak yapılmaktadır. (10)
Soruşturma sırasında elde edilen bilgi ve belgeler ışığında benzer ürüne
ilişkin yukarıda yer alan itirazlar yerinde bulunmamıştır. (11) Bu
çerçevede, Yönetmeliğin 4 üncü Maddesi hükümleri uyarınca yapılan incelemeler
neticesinde soruşturmaya konu ülkelerden ithal edilen soruşturma konusu
iplikler ile yerli üretim dalı tarafından üretilen ipliklerin; teknik ve
fiziki özellikleri, çeşitleri, dağıtım kanalları, kullanım alanları,
kullanıcıların ürünü algılaması ve birbirini ikame edebilmeleri açısından
benzer özelliklere sahip olduğu ve soruşturmaya konu ülkelerden ithal edilen
ürünlerin yerli üretim dalının ürünleriyle doğrudan rekabet içinde olduğu, bu
nedenle de benzer ürün olarak kabul edilebileceği değerlendirilmiştir. (12)
Soruşturma konusu ürün ile ilgili açıklamalar genel içerikli olup, uygulamaya
esas olan GTİP ve karşılığı eşya tanımıdır. Bununla beraber, soruşturma
konusu eşyanın Türk Gümrük Tarife Cetvelinde yer alan tarife pozisyonlarında
ve/veya tanımlarında yapılacak değişiklikler bu Tebliğ hükümlerinin
uygulanmasına halel getirmez. ÜÇÜNCÜ KISIM Dampinge
İlişkin Belirlemeler BİRİNCİ BÖLÜM Genel
Bilgiler Genel MADDE 8 – (1) Damping belirlemesi için,
1/1/2007–31/12/2007 tarihleri arası soruşturma dönemi (SD) olarak kabul
edilmiştir. (2) ÇHC,
Endonezya ve Hindistan’dan işbirliğine gelen ve örnekleme dahil edilen
üretici-ihracatçı firmalar esasında normal değerin, ihraç fiyatının nasıl
belirlendiğine ve damping marjının nasıl hesaplandığına ilişkin ayrıntılı
bilgilere nihai bildirim ekinde ilgili üretici-ihracatçı firmalara gönderilen
firma özel bildirimlerinde yer verilmiştir. (3)
İşbirliğine gelen ve piyasa ekonomisi koşullarında faaliyet gösterdiği kabul
edilen üretici-ihracatçı firmalar için özel bildirimlerinde aksi
belirtilmediği sürece normal değer, ihraç fiyatı ve damping marjı aşağıda belirtildiği
şekilde tespit edilmiştir. (4)
İşbirliğine gelen ve örneklemeye dahil edilen ancak piyasa ekonomisi
koşullarında faaliyet göstermediği
kabul edilen üretici-ihracatçı firmalar için normal değer Yönetmeliğin 7 nci maddesi hükümleri çerçevesinde belirlenmiştir. (5)
Yönetmeliğin 26 ncı maddesi hükmü uyarınca,
işbirliğinden kaçınmayı önlemek amacıyla soruşturmaya konu ülkelerden
işbirliğine gelmeyen üretici-ihracatçı firmalar için damping marjları, ÇHC ve
Hindistan için işbirliğine gelen firmalar içinde en yüksek damping marjı
tespit edilen firmaların damping marjları olarak belirlenmiştir. Endonezya’da
kısmi olarak mevcut veriler çerçevesinde belirleme yapılan bir firma dışında
ihmal edilebilir oranın üzerinde damping belirlemesi yapılan tek üretici-ihracatçı
firma bulunduğundan bu ülkeden işbirliğine gelmeyen firmalar için ilgili
firmanın SD’de Türkiye’ye en fazla ihracat yaptığı
ürün tipi için hesaplanan damping marjı kullanılmıştır. İKİNCİ BÖLÜM Piyasa
Ekonomisi Koşullarında Faaliyet Gösteren Üretici-İhracatçı
Firmalar İçin Normal Değer Temsil testi MADDE 9 – (1) İşbirliğine gelen
üretici-ihracatçı firmalar için Yönetmeliğin 5 inci maddesi hükmü gereğince,
menşe ülkenin iç piyasasında yapılan benzer mal satışlarının hacminin uygun
bir karşılaştırma yapılmasına elverişli bulunup bulunmadığının tespiti
amacıyla ürün tipleri bazında temsil testi uygulanmıştır. (2) Buna göre
normal değer, benzer ürünün menşe ülkenin iç piyasasında normal ticari
işlemler çerçevesinde yapılan satışların miktarının Türkiye’ye yapılan
satışların %5’ini veya daha fazlasını oluşturması halinde ihracatçı ülke iç
piyasasında normal ticari işlemler çerçevesinde gerçekleşen satışlar
esasında; aksi takdirde oluşturulmuş değer esasında belirlenmiştir. Normal ticari işlem testi MADDE 10 – (1) İşbirliğine gelen
üretici-ihracatçı firmalar için Yönetmeliğin 5 inci maddesi hükümleri
gereğince, soruşturmaya konu firmalardan sağlanan ve doğrulanan bilgiler
ışığında menşe ülkenin iç piyasasındaki satışların normal değer tespitinde
kullanılıp kullanılmayacağının belirlenmesi için ürün tipleri bazında normal
ticari işlem testi uygulanmıştır. (2) Buna göre
normal değer: a) Ağırlıklı
ortalama net satış fiyatının ağırlıklı ortalama birim maliyetinin üzerinde
olduğu durumlarda; 1) Ağırlıklı
ortalama birim maliyetin üzerindeki satış miktarının maddenin toplam satış
miktarının %80’ini veya daha fazlasını oluşturması halinde, soruşturma dönemi
boyunca gerçekleşen tüm iç piyasa satış işlemlerinin (kârlı ya da kârsız)
ağırlıklı ortalaması esasında, 2) Ağırlıklı
ortalama birim maliyetin üzerindeki satış miktarının maddenin toplam satış
miktarının %80’inden daha azını oluşturması halinde, soruşturma dönemi
boyunca gerçekleşen kârlı iç piyasa satış işlemlerinin ağırlıklı ortalaması
esasında, b) Ağırlıklı
ortalama net satış fiyatının ağırlıklı ortalama birim maliyetin altında
olması halinde, soruşturma dönemi boyunca gerçekleşen kârlı iç piyasa satış
işlemlerinin ağırlıklı ortalaması esasında, c) Kârlı
satış işlemi olmaması halinde, oluşturulmuş değer esasında belirlenmiştir. İç piyasa satışları temelinde normal değer MADDE 11 – (1) İşbirliğine gelen
üretici-ihracatçı firmalar için Yönetmeliğin 5 inci maddesi hükmü gereğince
iç piyasa satışlarının esas alındığı hallerde normal değer, menşe ülkenin iç
pazarında benzer ürün için normal ticari işlemler çerçevesinde bağımsız
alıcılar tarafından ödenmiş olan veya ödenmesi gereken fiyatlar esasında
belirlenmiştir. Oluşturulmuş normal değer MADDE 12 – (1) Oluşturulmuş normal değer,
firmalardan temin edilen maddenin imalat maliyeti ile satış, genel ve idari
(SGİ) gider rakamlarına makul oranda bir kârın eklenmesi suretiyle
hesaplanmıştır. (2)
Oluşturulmuş normal değer hesaplamalarında esas alınan kâr oranı,
Yönetmeliğin 6 ncı maddesi hükmü çerçevesinde,
normal ticari işlemler çerçevesinde benzer ürün satışlarından elde edilen
ağırlıklı ortalama kâr oranıdır. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Piyasa
Ekonomisi Uygulamayan Ülkelerde Faaliyet Gösteren Üretici-İhracatçı
Firmalar İçin Normal Değer Piyasa koşullarının değerlendirilmesi MADDE 13 – (1) İşbirliğine gelen ve örnekleme
dâhil edilen her bir firmanın piyasa koşullarında faaliyet gösterip
göstermediği hususu değerlendirilmiştir. (2) Bu
değerlendirme neticesinde: a) Üretimin
temel girdilerinden olan işgücünün serbest dolaşımını engelleyecek şekilde
düzenlemeler bulunduğu tespit edilmiştir. b) Üretimin
temel girdilerinden arazinin özel mülkiyetinin söz konusu olmadığı, arazi
tahsisinin merkezi otoritenin yönlendirdiği yerel makamlar tarafından ancak
geçici olarak yapıldığı, dolayısıyla arazinin de merkezi veya yerel
makamların kontrolü altında olduğu belirlenmiştir. (3)
İşbirliğine gelen ve örnekleme dâhil edilen firmalardan biri önemli
miktardaki üretim ve ihracat satışına rağmen iç piyasa satışının
bulunmadığını beyan etmiştir. Bu husus, fiilen piyasa ekonomisi koşullarının
var olmadığına karine teşkil etmektedir. (4) Bu
tespitler ışığında, ÇHC’den işbirliğine gelen ve
örnekleme dâhil edilen üretici-ihracatçı firmaların piyasa ekonomisi
koşullarında faaliyet gösterdiği iddiası kabul edilmemiştir. (5) Bu
çerçevede, ÇHC’den yapılan ithalata ilişkin damping
belirlemelerinde, Yönetmeliğin 7 nci maddesi
çerçevesinde oluşturulmuş normal değer yöntemi kullanılmıştır. Oluşturulmuş normal değer MADDE 14 – (1) Oluşturulmuş normal değer, açılış Tebliğinde de
belirtildiği üzere emsal ülke olarak alınan Türkiye’deki imalat maliyeti ile
satış, genel ve idari (SGİ) gider rakamlarına makul oranda bir kârın
eklenmesi suretiyle hesaplanmıştır. DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM İhraç Fiyatı
ve Fiyat Karşılaştırması İhraç
fiyatının belirlenmesi MADDE 15 – (1) İşbirliği yapan üretici-ihracatçı firmalar için ihraç
fiyatı, Türkiye’ye satışlarında bağımsız alıcılarca fiilen ödenen fiyat
esasında belirlenmiştir. Fiyat karşılaştırması MADDE 16 – (1) Adil bir karşılaştırmanın
yapılabilmesini teminen, normal değer ile ihraç
fiyatı fabrika çıkış aşamasına getirilerek aynı ticari aşamada
karşılaştırılmıştır. (2)
Yönetmeliğin 10 uncu maddesi hükmü gereğince, normal değer ile ihraç fiyatını
aynı ticari aşamaya getirmek ve bu suretle adil bir karşılaştırma yapabilmek
amacıyla ilgili taraflarca ileri sürülen ve fiyat karşılaştırmasını etkileyen
taşıma, paketleme, sigorta, ödeme koşulları, indirim, geri ödeme, banka
masrafları vb. gibi hususlardan belgelendirilen, uygulanabilir ve haklı
görülenler için ayarlamalar yapılmıştır. (3)
Hindistan’da yerleşik firmaların Türkiye’ye ihracatları karşılığında
Hindistan Devleti’nden girdilere dair gümrük vergilerinin ve iç vergilerin
iadesine yönelik olarak aldıkları ödemelerin damping soruşturmasında ihracat
fiyatlarını arttırıcı fiyat ayarlaması olarak değerlendirilmesi yönündeki
talepleri firmalar nezdindeki yerinde doğrulama
soruşturmaları sırasında da dile getirilmiştir. Bu talepler, Hindistan
Devleti tarafından ilgili firmalara yapılan bahse konu ödemelerin girdiler
için firmaların devlete yaptıkları ödemelerle işlem bazında doğrudan
ilişkilendirilebilir olmaması nedeniyle uygun görülmemiştir. Söz konusu
firmalar, nihai bildirim sonrasında, devlete yapılan ödemelerle birebir
ilişkilendirilemiyor olsa bile ihracat işlemleriyle ilişkili olarak alınan
iadelerin damping soruşturması kapsamında ayarlama olarak dikkate alınması
gerektiğini, Anti Damping Anlaşması’nın 2.4 maddesi çerçevesinde bu iadelerin
fiyat karşılaştırmasını etkileyen unsurlar olduğunu, zira iç piyasa
işlemlerinde böyle iadelerin
olmadığını ifade etmişlerdir. Söz konusu firmalardan biri ise, yine nihai
bildirim sonrasında, ödedikleri dahili vergilere ilişkin iadelerin devlete
yaptıkları ödemelerle birebir ilişkilendirilebilir olduğunu iddia ederek bu
durumun dikkate alınmasını talep etmiştir. Bahse konu firmalar, bu iadelerin
sübvansiyon olup olmadığının ancak sübvansiyon soruşturması yoluyla
değerlendirilebileceğini, damping soruşturmalarında iadelerin olduğu gibi
dikkate alınması gerektiğini iddia etmişlerdir. Ancak, Anti Damping
Anlaşması’nın ilgili maddesi fiyat ayarlamalarının ancak gerekli olduğu
durumlarda yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Öte yandan, GATT 1994’ün VI.
Maddesinin 5 inci fıkrası, aynı ihracat sübvansiyonunu telafi etmek üzere hem
damping hem de telafi edici önlem alınamayacağını açıkça ifade etmektedir.
Söz konusu maddenin ihracat sübvansiyonlarına yönelik olarak dampinge karşı
önlem alınmasına cevaz verdiği açıktır. Soruşturma sırasında elde edilen
bilgi ve bulgulardan; söz konusu iadelerden bazılarının (vergi iadesi ve DEPB
programı gibi) girdiler için devlete vergi ödenip ödenmediğine bakılmaksızın ihracat işlemleri
karşılığında yapıldığı, diğer bazı iadelerin ise girdilerin alımında devlete
yapılmış olabilecek iç vergi ödemelerinden bağımsız biçimde ve bu ödemelerden
daha fazla olacak biçimde yapıldığı anlaşılmıştır. Söz konusu iadelerin
ihracat sübvansiyonu olduğu açık bir biçimde anlaşılmaktadır. Firmaların
ihracatta fiyatı yükseltici bir ayarlama olarak talep etmeleri de zaten
yapmış olabilecekleri ödemelerden daha fazla olan bu iadelerden fayda
sağladıklarına işaret etmektedir. Ayrıca, iddiaya konu iadelerin bahse konu
firmalarca devlete yapılan ödemelerin doğrudan iadesi olmadığı da aşikardır.
Dolayısıyla söz konusu talepler reddedilmiştir. BEŞİNCİ BÖLÜM Damping
Marjları Genel MADDE 17 – (1) Yönetmelik’in 11 inci maddesi
hükmü çerçevesinde damping marjları, normal değer ile ihraç fiyatlarının
ağırlıklı ortalamalarının karşılaştırılması suretiyle hesaplanmıştır. Hindistan MADDE 18 – (1) Nihai bildirim sonrasında
örnekleme dahil firmalar kendilerine ilişkin olarak yapılan damping marjı
hesaplamalarına itirazlarda bulunmuştur. (2)
Firmaların, iç piyasada satışı olmamakla birlikte Türkiye’ye ihraç edilen
belirli ürün tiplerine yönelik normal değer belirlemesinde ilgili ürün
tiplerinin maliyetleri için iç piyasaya yönelik satış, genel ve idari
masrafların dikkate alınmadığı yönündeki itirazları haklı bulunarak söz
konusu maddi hatalar düzeltilmiştir. (3) Firmalar
ayrıca, Türkiye piyasasında ve iç piyasalarında farklı alıcı tiplerine satış
yaptıkları iddiasını yeniden gündeme getirerek bu konuya ilişkin taleplerinin
dikkate alınmamasına, kredi maliyetine dair ayarlama hesaplamasında kendi
vermiş oldukları faiz oranlarının kullanılmamış olmasına ve müşteriye vade
imkanı sağlamayan belirli ödeme şekillerinde kredi maliyeti hesaplanmış
olmasına itiraz etmişlerdir. Söz konusu ayarlamalarda esas alınan unsurlar ve
bu unsurların neden esas alındığı nihai bildirime ek firma özel
bildirimlerinde açıklanmıştır. Firmalar iki piyasada farklı tipte müşterilere
satış yaptıklarını ve farklı tipte müşterilere sistematik olarak farklı fiyat
uyguladıklarını somut biçimde ortaya koyamamışlardır. Kredi maliyetleri ise
çalışma sermayesi ihtiyacı çerçevesindeki kavramsal kredi maliyetinin iç
piyasada kullanılan para birimi üzerinden hesaplanması nedeniyle bu para
biriminden krediler için firmaların sunduğu faiz oranları üzerinden
hesaplanmıştır. Müşteriye vade imkanı sağlamayan belirli ödeme şekillerinde,
bu ödeme şekillerinin ihracatçı firmalara ek maliyet doğuruyor olması ve
firmaların ihracat işlemlerinde bu farkın bilincinde olması nedeniyle kredi
maliyeti için ayarlama yapılmıştır. Bu unsurlara dair itirazlar dikkate
alınmamıştır. (4) Firmalar,
normal değer belirlemesinde kullanılmak üzere firma verilerinden hesaplanan
kar marjlarının hesaplanma yöntemine de itiraz ederek kar marjı
hesaplamasında iç piyasada yeteri kadar karlı satış miktarına ulaşılamayan ya
da ağırlıklı ortalama satış fiyatının ağırlıklı ortalama maliyetlerin altında
kaldığı ürün tipleri için yalnız karlı işlemlerin esas alınmış olmasının
damping marjını şişirdiği, halbuki Anti Damping Anlaşmasının (ADA) 2.2
maddesinin fıkraları dikkate alındığında bütün işlemlerin kar hesaplamasına
dahil edilmesi gerektiğini iddia etmişlerdir. ADA’nın
ilgili maddesinin gövde metni kar marjı hesaplamasının esaslarını ortaya
koymakta olup kar marjı hesaplaması her soruşturmada olduğu gibi bu
soruşturmada da ilgili hüküm çerçevesinde yapılmış olduğundan söz konusu
itiraz reddedilmiştir. (5) Örnekleme
dahil firmalardan RSWM, damping marjı hesabının aylık maliyetler üzerinden
yapılması yönündeki taleplerinin dikkate alınması gerektiğini gündeme
getirmiştir. Ancak, firmanın iç piyasasına ve Türkiye pazarına satış yaptığı
bütün ürün tipleri için aylık maliyet bilgisini sunmamış olduğundan bu talep
soruşturma sırasında değerlendirmeye alınmamıştır. (6) RSWM
firması, vadeli ihracat işlemlerinden kaynaklanan döviz gelirini ilgili vade
sonu için vadeli işlem piyasasındaki oranlardan satması nedeniyle hesaplamada
satış tarihindeki kur oranı yerine vadeli kur oranının alınması gerektiğini
ifade etmiştir. Söz konusu talep, yerinde doğrulama soruşturması sırasında
doğrulanmış olan belgelere dayandığından uygun bulunmuş ve hesaplamalarda
gerekli değişiklik yapılmıştır. (7) Aynı
firmanın gerek iç piyasasına gerekse Türkiye’ye satışlarına ilişkin
tablolarda yer alan bazı ürün tiplerinin soruşturma konusu ürün olmadığı, bu
nedenle söz konusu ürün tiplerine dair işlemlerin hesaplama dışında
bırakılması gerektiği yönündeki talebi, firmalara eksiklik tamamlama ve
düzeltme için verilen sürenin ve nihai bildirimin sonrasında yapıldığından
dikkate alınmamıştır. (8) Shree Rajasthan Syntex Ltd firması, iç piyasa satışlarına ilişkin olarak
“SALESDOM” tablosunda yer alan “OTHER2” sütununun ayarlamalarda dikkate
alınmaması gerektiğini belirterek hesaplamanın bu yönde değiştirilmesini
talep etmiştir. Talep uygun bulunarak nihai hesaplamalarda bahse konu sütunda
yer alan veriler dikkate alınmamıştır. (9) Sangam (India) Limited firması, iç piyasada satışı olmamakla birlikte
Türkiye’ye ihraç edilen belirli ürün tiplerinde normal değer hesaplaması için
iç piyasada satılan en yakın ürün tipi yerine ilgili ürün tipinin imalat maliyetine
firmanın iç piyasasındaki satış genel ve idari giderler ve paketleme
masraflarının eklenmesiyle oluşturulmuş maliyetinin kullanılmasını talep
etmiştir. Söz konusu talep uygun bulunarak firmanın sunmuş olduğu bilgiler
ışığında yapılan değişiklikler nihai hesaplamada esas alınmıştır. MADDE 19 – (1) İşbirliğine geldiği kabul
edilmekle birlikte örnekleme dışında kalan firmalar için damping marjı,
örnekleme dahil firmaların damping marjlarının ağırlıklı ortalaması olarak
hesaplanmıştır. (2)
İşbirliğinde bulunduğu kabul edilen ve örneklemeye seçilen firmalar için
yukarıda belirtilen düzeltmeler sonrasında hesaplanan damping marjları ile
işbirliğine gelmekle birlikte örnekleme dışında kalan firmalar ve işbirliğine
gelmeyen firmalar için belirlenen damping marjları aşağıda belirtilmektedir.
Endonezya MADDE 20 – (1) Nihai
bildirim sonrasında PT Apac Inti
Corpora ve PT Kamaltex
firmaları kendilerine ilişkin olarak yapılan damping marjı hesaplamalarına
itirazlarda bulunmuştur. (2) Firmalar,
damping marjı hesabının aylık maliyetler üzerinden yapılması yönündeki
taleplerinin dikkate alınması gerektiğini gündeme getirmiştir. Ancak, her iki
firmanın da iç piyasalarına ve Türkiye pazarına satış yaptıkları bütün ürün
tipleri için aylık maliyet bilgisi vermedikleri için bu talep soruşturma
sırasında değerlendirmeye alınmamıştır. (3) Firmalar
ayrıca, Türkiye piyasasında ve iç piyasalarında farklı alıcı tiplerine satış
yaptıkları iddiasını yeniden gündeme getirerek bu konuya ilişkin taleplerinin
dikkate alınmamasına, kredi maliyetine dair ayarlama hesaplamasında kendi
vermiş oldukları faiz oranlarının kullanılmamış olmasına ve müşteriye vade
imkanı sağlamayan belirli ödeme şekillerinde kredi maliyeti hesaplanmış
olmasına itiraz etmişlerdir. Söz konusu ayarlamalarda esas alınan unsurlar ve
bu unsurların neden esas alındığı nihai bildirime ek firma özel
bildirimlerinde açıklanmıştır. Firmalar iki piyasada farklı tipte müşterilere
satış yaptıklarını ve farklı tipte müşterilere sistematik olarak farklı fiyat
uyguladıklarını doğrulanabilir ve belgelere dayanan bir biçimde ortaya koyamamışlardır. Kredi
maliyetleri ise çalışma sermayesi ihtiyacı çerçevesindeki kavramsal kredi
maliyetinin iç piyasada kullanılan para birimi üzerinden hesaplanması
nedeniyle bu para biriminden krediler için firmaların sunduğu faiz oranları
üzerinden hesaplanmıştır. Müşteriye vade imkanı sağlamayan belirli ödeme
şekillerinde, bu ödeme şekillerinin ihracatçı firmalara ek maliyet doğuruyor
olması ve firmaların ihracat işlemlerinde bu farkın bilincinde olması
nedeniyle kredi maliyeti için ayarlama yapılmıştır. Bu unsurlara dair
itirazlar dikkate alınmamıştır. (4) Firmalar,
normal değer belirlemesinde kullanılmak üzere firma verilerinden hesaplanan
kar marjlarının hesaplanma yöntemine de itiraz ederek kar marjı hesaplamasında
iç piyasada yeteri kadar karlı satış miktarına ulaşılamayan ya da ağırlıklı
ortalama satış fiyatının ağırlıklı ortalama maliyetlerin altında kaldığı ürün
tipleri için yalnız karlı işlemlerin esas alınmış olmasının damping marjını
şişirdiği, halbuki ADA’nın 2.2 maddesinin fıkraları
dikkate alındığında bütün işlemlerin kar hesaplamasına dahil edilmesi
gerektiğini iddia etmişlerdir. ADA’nın ilgili
maddesinin gövde metni kar marjı hesaplamasının esaslarını ortaya koymakta
olup, kar marjı hesaplaması her soruşturmada olduğu gibi bu soruşturmada da
ilgili hüküm çerçevesinde yapılmış olduğundan söz konusu itiraz
reddedilmiştir. (5) PT Apac Inti Corpora
firması tarafından gündeme getirilen iç piyasa satışlarındaki iskontoların ve Türkiye’ye satışlarda yerinde doğrulanan
birim paketleme ayarlamasının dikkate alınmadığı yönündeki itirazları haklı
bulunarak söz konusu maddi hatalar düzeltilmiştir. Firma, damping marjı
hesaplamasında esas alınan maliyetlerin gerçek maliyetlerini yansıtmadığını
iddia ederek gerçek maliyetlerini yansıttığını iddia ettiği aylık bazda
veriler içeren yeni bir maliyet tablosu sunmuştur. Firma, soruşturma
sırasında sunduğu ve sonrasında düzeltme yaptığı maliyet verilerini yerinde
doğrulama soruşturması başlangıcında yeniden düzeltme yoluna gitmiştir. Nihai
bildirim sonrasında firma tarafından gerçek maliyetler olduğu iddiasıyla
sunulan aylık bazdaki yeni maliyet verilerinin ise ne yerinde doğrulama
soruşturması sırasında verilen maliyet verileriyle ne de daha önceki
aşamalarda sunulan maliyet verileriyle örtüşmediği anlaşılmıştır. Firmanın
soruşturmanın her aşamasında değişikliğe gittiği maliyet verilerinin
güvenilirliği soru işareti doğurmasına karşın yerinde doğrulama soruşturması
öncesinde elde bulunan maliyet verileri esas alınmış ve sadece maliyet
bilgisi bulunmayan ürün tipleri için kısmi olarak ve yine firmanın nihai
bildirim öncesi aşamalarda sunmuş olduğu veriler ışığında maliyet
oluşturulmuş olduğundan firmanın maliyet verilerinin düzeltilmesi yönündeki
talebi uygun bulunmamıştır. (6) PT Kamaltex firması tarafından gündeme getirilen iç piyasa
satışlarında kredi maliyetinin ve bazı ürün tiplerinin maliyetlerinde iç
piyasaya yönelik satış, genel ve idari masrafların dikkate alınmadığı
yönündeki itirazlar haklı bulunarak söz konusu maddi hatalar düzeltilmiştir.
Firma tarafından Türkiye’ye satışlarında gerçekleşen banka masraflarından
daha fazla bir ayarlama yapıldığı iddiası incelenmiş; aradaki farkın
Türkiye’ye ihracat işlemleriyle ilgili ödemeler ve bankalar vasıtasıyla
yapılan navlun ödemelerine ilişkin banka masraflarının toplamının da
hesaplamalara dahil edilmesinden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Bu nedenle söz
konusu itiraz haklı bulunmamıştır. MADDE 21 – (1) İşbirliğine geldiği kabul
edilmekle birlikte örnekleme dışında kalan firmalar için damping marjı
belirlemesinde; Yönetmeliğin 26 ncı maddesi
çerçevesinde kısmi olarak mevcut veriler ışığında belirleme yapılan PT Apac Inti Corpora
firması ile ihmal edilebilir düzeyin altında damping marjı belirlenen PT Elegant Textile Industries ve PT Sunrise Bumi Textile firmalarının
damping marjları dikkate alınmamıştır. Bu nedenle, işbirliğine geldiği kabul
edilmekle birlikte örnekleme dışında kalan firmalar için PT Kamaltex firması için hesaplanan damping marjı esas
alınmıştır. (2)
İşbirliğinde bulunduğu kabul edilen ve örneklemeye seçilen firmalar için
yukarıda belirtilen düzeltmeler sonrasında hesaplanan damping marjları ile
işbirliğine gelmekle birlikte örnekleme dışında kalan firmalar ve işbirliğine
gelmeyen firmalar için belirlenen damping marjları aşağıda belirtilmektedir.
ÇHC için normal değer MADDE 22 – (1) Nihai bildirim sonrasında, Nantong A-Z Textile Co. Ltd firmasının kendi üretimi olmayan ancak Türkiye’ye
ihraç etmiş olduğu ürünler damping marjı hesaplamasından çıkarılarak ilgili
maddi hata düzeltilmiştir. (2)
İşbirliğine gelmekle birlikte örneklem dışında kalan firmalardan gelen
kendileri için özel damping marjı hesaplaması yapılması talepleri,
soruşturmanın mevcut iş yükü dikkate alınarak uygun görülmemiştir. (3)
İşbirliğine geldiği kabul edilmekle birlikte örnekleme dışında kalan firmalar
için damping marjı, örnekleme dahil firmaların damping marjlarının ağırlıklı
ortalaması olarak hesaplanmıştır. (4)
Belirtilen esaslar dahilinde, işbirliğinde bulunduğu kabul edilen ve
örneklemeye seçilen firmalar için yukarıda belirtilen düzeltme sonrasında
hesaplanan damping marjları ile işbirliğine gelmekle birlikte örnekleme
dışında kalan firmalar ve işbirliğine gelmeyen firmalar için belirlenen
damping marjları aşağıda belirtilmektedir.
DÖRDÜNCÜ
KISIM Zarar-Zarar
Tehdidi ve Nedenselliğe İlişkin Belirlemeler BİRİNCİ BÖLÜM Dampingli
İthalatın Gelişimi Genel açıklama MADDE 23 – (1) Yönetmeliğin 17 nci maddesi çerçevesinde, soruşturma konusu ülkeler
menşeli ithalatın hacminde mutlak anlamda ya da Türkiye tüketimine oranla
önemli ölçüde bir değişim olup olmadığı, zarar tehdidine ilişkin unsurların
mevcudiyeti ve bu ithalatın iç piyasadaki benzer mal fiyatları üzerindeki
etkisi incelenmiştir. Bu inceleme için veri toplama ve analiz amacıyla
1/1/2004-31/12/2007 arasındaki dönem esas alınmıştır. İthalatın etkisinin toplu değerlendirilmesi MADDE 24 – (1) ÇHC, Endonezya ve Hindistan
için hesaplanan damping marjlarının ve soruşturmaya tabi her bir ülkeden
yapılan ithalat miktarlarının ihmal edilebilir oranlardan fazla olduğu
görülmüştür. (2) Yapılan
incelemeler sırasında, soruşturmaya konu her bir ülke kaynaklı ürünün benzer
fiziksel özelliklere sahip olduğu, aynı dağıtım kanallarından geçtiği ve aynı
piyasaya hitap ettiği anlaşılmıştır. Bu çerçevede soruşturmaya tabi her bir
ülkeden ithal edilen soruşturma konusu ürünlerin kendi aralarında ve yerli
benzer ürünle rekabet ettiği sabit görülmüştür. (3) Bu
çerçevede, aşağıda yer alan değerlendirmelerde dampingli ithalat ifadesi
soruşturmaya konu ülkelerden yapılan soruşturma konusu madde dampingli
ithalatının toplamına karşılık gelmektedir. Maddenin genel ithalatı MADDE 25 – (1) Maddenin genel ithalatı, 2004
yılı ile SD arasında miktar bazında %46 oranında artarak 188.396.687 kg’ye; değer bazında % 79 oranında artarak 592.926.443
ABD Dolarına yükselmiştir. Bu artışın önemli bir kısmı soruşturmaya konu
ülkeler menşeli ithalatın artışından
kaynaklanmaktadır. Maddenin soruşturma konusu ülkelerden ithalatı MADDE 26 – (1) Maddenin soruşturma konusu 3
ülkeden ithalatı, 2004 yılı ile SD arasında miktar bazında %62 oranında
artarken, anılan dönemdeki değer artışı %113 oranında gerçekleşmiştir.
Soruşturma konusu ülkelerden yapılan ithalat 2004 yılında miktar bazında (2) Maddenin ÇHC’den ithalatı, 2004 yılı ile SD arasında miktar
bazında %489 oranında artarken, değer bazında
%611 oranında artmıştır. Aynı dönemde ÇHC’nin
genel ithalat içindeki payı miktar ve değer bazında % 5’ten % 21’e
yükselmiştir. (3) Maddenin
Hindistan’dan ithalatı, 2004 yılı ile SD arasında miktar bazında %32
oranında, değer bazında ise %64 oranında artmıştır. Aynı dönemde Hindistan’ın
genel ithalat içindeki payı miktar bazında %41’den %37’ye düşmüştür. (4) Maddenin
Endonezya’dan ithalatı, 2004 yılı ile SD arasında miktar bazında % 24, değer
bazında ise %77 oranında artmıştır. Aynı dönemde Endonezya’nın genel ithalat
içindeki payı miktar bazında % 27’den % 23’e düşmüştür. (5) Maddenin
soruşturma konusu ülkelerden SD sonrası ithalatının gelişimine ışık
tutabilecek bir diğer unsur da soruşturma konusu ürüne ilişkin üretim
kapasitesi, fiili üretimi, stok düzeyi ve firmaların yatırım eğilimidir. (6) Sadece
örneklemeye dahil edilen firmaların kapasiteleri Türkiye iç pazarının
üzerinde bir büyüklüğe işaret etmekte olup kapasitelerin genel olarak artış
eğiliminde olduğu dikkat çekmektedir. Söz konusu firmaların fiili üretimleri
de Türkiye iç pazarının toplam büyüklüğünün üzerinde olup soruşturma konusu
ürün stokları 2004-SD arasında artış eğilimindedir. (7)
Soruşturmaya konu ülkelerin dünya ihracat içindeki miktar paylarının da
yıllar itibarıyla bir artış eğilimi içinde olduğu da ayrıca vurgulanması
gereken bir diğer noktadır. Bu durum, ilgili ülkelerde toplam üretim
kapasitesinin ciddi boyutlarda arttığına ve ihracat kabiliyetlerinin
geliştiğine delil teşkil etmektedir. (8) Türkiye
piyasasının büyüklüğü soruşturmaya konu ülkelerin toplam ihracatları ile
karşılaştırıldığında oldukça küçük kalmaktadır. Bu durum, soruşturma konusu
ülkelerin ihracat kapasitelerinin oldukça küçük bir kısmını Türkiye’ye
yönlendirmeleri halinde bile piyasayı önemli ölçüde etkileme kabiliyetine
sahip olduklarını ortaya koymaktadır. Maddenin üçüncü ülkelerden ithalatı MADDE 27 – (1) Maddenin üçüncü ülkelerden
ithalatı, 2004 yılı ile SD arasında miktar bazında % 1 oranında, değer
bazında ise % 13 oranında artmıştır. Aynı dönemde üçüncü ülkelerin genel
ithalat içindeki payı miktar bazında %26,3’den %18’e; değer bazında ise % 33,9’dan % 21,4’e gerilemiştir. Dampingli ithalatın tüketime göre artışı MADDE 28 – (1) Maddenin yurtiçi tüketimi,
şikayet başvurusunda verisi bulunan 22 şikayetçi firma ile 3 şikayeti
destekleyen firmanın iç piyasa satışları ile genel ithalatın toplanması
suretiyle hesaplanmıştır. (2) Bu
çerçevede belirlenen toplam tüketim endeks olarak 2004 yılında 100 iken SD’de 135 seviyesine yükselmiştir. (3) 2004-SD’de dampingli ithalatın pazar payı endeks olarak 100’den
119’a yükselmiştir. Dampingli ithalatın hızla büyüyen pazarda satışlarını
arttırmanın da ötesinde yerli üretim dalı ve üçüncü ülkeler aleyhine pazar
payını ciddi oranda arttırmış olması dikkat çekmektedir. Söz konusu pazar
payı artışının özellikle 2006-2007 döneminde ortaya çıkmış olduğu da ayrıca
üzerinde durulması gereken bir husus olarak ortaya çıkmaktadır. (4) Aynı
dönemde yerli üreticilerin yurtiçi
satışları %13 yükselmesine karşın pazar payı %17 azalmıştır. Her ne kadar yerli üreticilerin satışları
2004-07 arasında kaybedilen pazar payına karşın artış göstermiş olsa da
2006-07 döneminde büyüyen pazara rağmen satışlardaki ciddi boyutlu azalma
dikkat çekicidir. Dampingli ithalatın fiyatlarının gelişimi MADDE 29 – (1) TÜİK kayıtları esas alınarak yapılan
incelemede, soruşturmaya konu ülkelerin ağırlıklı ortalama CIF ihraç
fiyatları 2004 yılı 2,3 ABD Doları/Kg iken; 2005 yılında 2,4 ABD Doları/Kg;
2006 yılında 2,7 ABD Doları/Kg ve SD’nde 3 ABD
Doları/Kg olmuştur. (2)
Soruşturma konusu ülkeler haricindeki 3 üncü ülkelerin ağırlıklı ortalama CIF
ihraç fiyatları ise 2004 yılı 3,3 ABD Doları/Kg iken; 2005 yılında 3,4 ABD
Doları/Kg; 2006 yılında 3,4 ABD Doları/Kg ve SD’nde
3,7 ABD Doları/Kg olmuştur. (3) İthalat
ağırlıklı ortalama CIF ihraç fiyatları ise 2004 yılı 2,6 ABD Doları/Kg iken;
2005 yılında 2,6 ABD Doları/Kg; 2006 yılında 2,8 ABD Doları/Kg ve SD’nde 3,1 ABD Doları/Kg olmuştur. (4)
Soruşturmaya konu ülkeler menşeli ithalatın fiyatları, zarar inceleme dönemi
boyunca üçüncü ülkelerden ithalatın ortalama birim fiyatının ciddi ölçüde
altında seyretmiştir. Bu fiyat farkı 2004 yılında %44, 2005 yılında %41, 2006
yılında %29 ve 2007 yılında %22 düzeyinde gerçekleşmiştir. İKİNCİ BÖLÜM Dampingli
İthalatın Yerli Üretim Dalının Satış Fiyatları Üzerindeki Etkisi Genel MADDE 30 – (1) Yerli üretim dalının
fiyatlarının dampingli ithalattan kaynaklanan baskı sonucu maliyetlerinin
altında kalması nedeniyle dampingli ithalatın yerli üretim dalının satış
fiyatları üzerindeki etkisi fiyat baskısı esasında değerlendirilmiştir. Bu aynı zamanda, SD sonrasında dampingli
ithalata yönelik talebin olası seyrine de ışık tutan bir gösterge olarak
dikkate alınmıştır. Fiyat baskısı MADDE 31 – (1) Fiyat baskısı, dampingli ithalat
fiyatlarının Türkiye piyasasında yerli üretim dalının olması gereken satış
fiyatının yüzde olarak ne kadar altında kaldığını göstermektedir. (2) Fiyat
baskısı analizinde, soruşturma konusu ülkelerden örnekleme alınan firmaların
soruşturma döneminde ağırlıklı ortalama CIF ihraç fiyatına gümrük vergisi ve
masrafları eklenerek bulunan Türkiye piyasasına giriş fiyatları, yerli üretim
dalının üretim maliyetine mâkul oranda kâr marjı
eklenmek suretiyle tespit edilen olması gereken satış fiyatı (hedef fiyat)
ile karşılaştırılmış ve dampingli ithalatın fiyatının yerli üretim dalının
olması gereken fiyatını önemli ölçüde baskı altına aldığı tespit edilmiştir. (3) Bu
çerçevede, SD için dampingli ithalatın olduğu örneklem kapsamı firmalar
bazında hesaplanan fiyat baskısının ağırlıklı ortalama olarak ÇHC için % 20,
Hindistan için % 21 ve
Endonezya için % 22 seviyesine kadar çıktığı tespit edilmiştir. (4) Yıllar
itibarıyla soruşturma konusu ülkeler kaynaklı ithalattan kaynaklanan fiyat
baskısını incelemek üzere resmi istatistiklerde yer alan ithalat fiyatları
kullanılarak hesaplama yapılmıştır. Bu hesaplama, vadeli ithalat fiyatlarının
da peşin gibi değerlendirilmesine neden olduğundan gerçek fiyat baskısını tam
olarak yansıtmamakla birlikte önemli bir gösterge niteliği taşımaktadır. (5) Bu
kapsamda yapılan hesaplamalar, her üç ülkeden kaynaklanan fiyat baskısının
yıllar itibarıyla artış eğiliminde olduğunu göstermektedir. Hindistan ve ÇHC
menşeli ithalatın fiyatlarının neden olduğu fiyat baskısı 2004-SD arasında
düzenli biçimde artarak sırasıyla %3’ten %17’ye ve -%5’ten %11’e yükselmiş;
Endonezya menşeli ithalatın neden olduğu fiyat baskısı ise 4 yıl boyunca
önemli düzeylerde (%22-%33) seyretmiştir. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Yerli Üretim
Dalının Durumu ve Zarar Analizi Genel MADDE 32 – (1) Dampingli ithalatın yerli üretim
dalı üzerindeki etkisinin belirlenmesinde verileri doğrulanan şikayetçi
üretici firmaların verileri esas alınmıştır. (2) Yerli
üretim dalı, soruşturma konusu ürün dışında başka ürün üretimi de
yapmaktadır. Bu nedenle yerli üretim dalının ekonomik göstergelerinin incelenmesinde
mümkün olduğu ölçüde ilgili ürüne ait veriler esas alınmıştır. Yerli üretim
dalının ekonomik göstergelerindeki gelişmeler değerlendirilirken bu husus
dikkate alınmıştır. (3) Öte
yandan, eğilimin sağlıklı bir şekilde incelenmesi amacıyla Yeni Türk Lirası
bazındaki veriler için yıllık ortalama “üretici fiyat endeksi” oranları
kullanılarak hesaplanmış reel değerler kullanılmıştır. Yerli üretim dalının ekonomik göstergeleri MADDE 33 – (1) Yönetmeliğin 17 nci maddesi hükümleri çerçevesinde, dampingli ithalatın
yerli üretim dalının ekonomik göstergeleri üzerindeki etkisinin tespiti
amacıyla, zarar dönemi içerisinde yerli üretim dalının üretim, satışlar,
pazar payı, kapasite, kapasite kullanımı, yurtiçi fiyatlar, maliyetler,
stoklar, istihdam, ücretler, verimlilik, nakit akışı, yatırımlardaki artış,
kârlılık, net dönem kârı/zararı gibi ekonomik göstergeleri incelenmiştir. (2) Yerli
üretim dalının tesislerinde, soruşturma konusu ürün kapsamında yer almayan
doğal elyaf ağırlıklı diğer bazı iplikler de üretilebilmektedir. Dolayısıyla
üretim, gerekli hallerde soruşturma kapsamı dışındaki ürünlerle soruşturma
kapsamı ürün arasında kaydırılabilmektedir. Zarar inceleme döneminde yerli
üreticilerin daha büyük rekabet sorununun yaşandığını iddia ettikleri doğal elyaf
esaslı iplik üretiminden soruşturma konusu ürün üretimine kaymak durumunda
kaldıkları üreticiler tarafından dile getirilmiştir. Bahse konu soruşturma
kapsamı dışındaki ürünlerden pamuk ipliğine yönelik olarak 2008 yılında
açılan korunma önlemi soruşturması ve sonrasında alınan korunma önlemi de bu
duruma işaret etmektedir. a) Üretim ve kapasite kullanım oranı (KKO) Yerli üretim
dalının ilgili üründe 2004 yılında 100 olan üretim miktar endeksi SD’de 179’a yükselmiş, KKO % 29’dan % 50 seviyesine yükselmiştir.
2006-07 arasında ise üretim %4 azalma göstermiştir. b) Satışlar Yerli üretim
dalının ilgili üründe yurtiçi satışları 2004 yılında miktar bazında 100 iken
2006 yılında 170’e yükselmiş, 2007 yılında ise bir önceki yıla göre %6
azalmıştır. Satış cirosu
ise, 2004-2006 arasında artış gösterirken 2006-07 arasında %9 oranında
azalmıştır. c) Yurt içi fiyatlar Yerli
üreticinin ilgili üründe ağırlıklı ortalama yurt içi birim satış fiyatı 2004
yılında 100 iken 2006 yılında 102’ye yükselmiş, 2007 yılında ise 99
seviyesine gerilemiştir. (Tablo 10) d) Maliyetler Yerli
üreticinin ilgili üründe ortalama birim ticari maliyet endeksi 2004 yılında
100 iken 2006 yılında 174, SD’de ise 152 olarak
gerçekleşmiştir. e) İhracat Yerli üretim
dalının ilgili üründe 2004 yılında 100 olan ihracat miktar endeksi 2006
yılında 248’e ulaşmışken 2007 yılında %25 azalma göstermiştir. İhracat
hasılatı ise 2004-2006 arasında 223’e ulaşmış, 2006-07 arasında
değişmemiştir. Bu durum, yerli üretim dalının özellikle 2007 yılında ihracat
pazarlarında fiyatlarını arttırma kabiliyetinin bulunduğuna işaret
etmektedir. f) Kârlılık Yerli üretim
dalının ilgili üründe yurtiçi satış zararı 2004 yılında endeks olarak 100
iken 2006 yılında 135’e ulaşmış, SD’de 98’e
gerilemiştir. g) Pazar payı Yerli üreticilerin
ilgili üründe yurt içi pazar payı 2004-06 arasında %17 oranında artarak
%31,4’ten %36,9’a çıkmış, ancak 2007 yılında bir önceki yıla göre %29, 2004’e
göre ise %17 oranında düşüş göstererek %26,2’ye gerilemiştir. h) Stoklar Yerli üretim
dalının ilgili üründe stok düzeyi endeksi 2004 yılında 100 iken 2006 yılında
106’ya 2007 yılındaysa 139’a yükselmiştir. i) İstihdam Yerli üretim
dalının ilgili üründe çalışanlarının sayısı endeks olarak 2004-06 arasında
100’den 124’e yükselmiş, 2007 yılında azalarak 123’e gerilemiştir. j) Ücretler Yerli üretim
dalının ilgili ürün üretiminde çalışan işçilerinin aylık giydirilmiş brüt
ücret endeksi 2004-06 arasında değişim göstermezken 2007 yılında 115’e
yükselmiştir. k) Verimlilik Yerli üretim
dalının ilgili ürün üretiminde çalışan işçi başına verimlilik endeksi 2004-06
arasında 100’den 124’e yükselmiş 2007
yılında gerileyerek 123 olmuştur. l) Yatırımlar Yerli üretim
dalının 2004 yılında tüm ürünlerine dönük 681 bin YTL yatırım
gerçekleştirilirken SD’de yapılan yatırım 12,2
milyon YTL olmuştur. m) Nakit akışı Yerli üretim
dalının reel nakit akışı (kâr + amortisman), 2004 yılında 100 iken, 2005
yılında 327 seviyesine yükselmiş, 2006 yılında 67’ye gerilemiş, SD’de ise 141’e yükselmiştir. n) Büyüme Yerli üretim
dalının bütün faaliyetlerine ilişkin aktifleri 2004-06 arasında %5 artarken SD’de önceki yıla göre %6 azalma göstermiştir. Bütün
faaliyetlere ilişkin özkaynaklardaki değişim ise
zarar inceleme dönemi boyunca düşüş eğilimi içerisinde olmuştur. 2004-SD
arasında özkaynaklardaki reel kayıp %32’yi
bulmuştur. o) Yatırımların geri dönüşü Yerli üretim
dalı zarar inceleme dönemi boyunca ilgili üründe zarar etmekle birlikte bütün
faaliyetlerine ilişkin kârlılığında olumlu bir gelişme görülmektedir. Gerek
aktif kârlılığı gerekse özkaynak kârlılığı tüm
faaliyetler açısından iyileşme içinde olmuş, soruşturma konusu ürün ise bu
göstergeleri olumsuz yönde etkilemiştir. Yerli üretim dalının ekonomik göstergelerinin
değerlendirilmesi MADDE 34 – (1) Tüm bu veriler ışığında, 2004-06
arasında yerli üretim dalının soruşturma konusu ürün kârlılığına ilişkin
olanlar dışındaki göstergelerde önemli bir olumsuzluk olmadığı, hatta üretim
ve satışlarla ilgili göstergelerin büyüyen pazarla birlikte büyüme eğilimi
içinde olduğu gözlenmektedir. Bununla birlikte aynı dönemde yerli üretim
dalının fiyat baskısı altında olduğu ve bu baskı nedeniyle ticari
maliyetlerin altında seyreden fiyatları nedeniyle soruşturma konusu ürünle
ilgili faaliyetlerinde kârlılığının negatif olduğu dikkat çekmektedir. (2) Dampingli
ithalatın hızlı biçimde arttığı SD’de ise yerli
üretim dalının soruşturma konusu ürüne ilişkin faaliyetlerinden zarar etmeye
devam ettiği, 2004-06 arasında olumlu eğilim içindeki göstergelerde ise
bozulma eğiliminin ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Yerli üretim dalının
2006-SD arasında büyüyen pazara rağmen pazar payını koruyamamanın da ötesinde
yurtiçi satışlarında azalma yaşadığı, bu duruma paralel olarak üretimin
azalmaya başladığı, buna rağmen stoklarının önemli miktarda arttığı tespit
edilmiştir. (3) Yerli
üretim dalının mevcut kötü gidişatı engellemek ve rekabet güçlerini
arttırabilmek için çaba gösterdiği, maliyetlerinde önemli düşüş sağladığı,
ihracata ve entegre tesisleşmeye önem verdiği; ancak bu çabalarına karşın
piyasa payını ve ithal ürünler karşısında rekabet gücünü koruyamadığı
görülmüştür. (4) Ekonomik
göstergelerinde yaşanan söz konusu olumsuz gelişmeler ışığında, yerli üretim
dalının soruşturmaya konu ürün ile ilgili faaliyetlerinde özellikle SD’de olumsuzlukların arttığı anlaşılmaktadır. DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM Dampingli
İthalat ile Zarar Arasındaki Nedensellik Bağı ve Zarar Tehdidi Nedensellik MADDE 35 – (1) Yönetmeliğin 17 nci maddesi hükümleri gereğince, soruşturma konusu
ülkeler menşeli dampingli ithalatın miktarı ve fiyatlarının yerli üretim dalı
üzerindeki etkisinin yanı sıra zarara yol açabilecek diğer unsurlar ve zarar
tehdidine ilişkin göstergeler incelenmiştir. Dampingli ithalatın mevcut ve muhtemel etkisi MADDE 36 – (1) Soruşturmaya konu ülkeler
menşeli ithalatın ciddi ölçüde dampingli olduğu ve yerli üretim dalının
fiyatlarını önemli ölçüde baskı altında tuttuğu belirlenmiştir. (2) 2004-06
döneminde soruşturmaya konu ülkeler menşeli dampingli ithalatın görece
istikrarlı bir düzeyde seyrettiği; ancak, 2006 yılında artışa geçen dampingli
ithalatın SD’de miktar bazında çok ciddi bir artış
gösterdiği belirlenmiştir. 2004-SD döneminde dampingli ithalatın % 35 büyüyen
yurt içi pazardaki payı % 19 oranında artmıştır. (3) Yerli
üretim dalının fiyatlarını önemli ölçüde baskı altında tutan dampingli
ithalatın fiyatlarının zarar inceleme dönemi boyunca sürekli olarak üçüncü
ülkeler menşeli ithalatın ortalama fiyatlarının oldukça altında seyrettiği ve
ithalat içindeki payını üçüncü ülkeler aleyhine genişlettiği tespit
edilmiştir. (4) 2004-06
arasında soruşturma konusu ürüne ilişkin faaliyetlerinde zarar durumunda olan
yerli üretim dalı, SD’de dampingli ithalatın miktar
olarak ciddi biçimde artışı ile birlikte zararına fiyatlarla bile iç pazarda
satış kaybına uğramaya başlamıştır. Yerli üretim dalının zararına fiyatlarla
bile büyüyen piyasada satışlarının azalması yerli üretici firmaları
üretimlerini azaltmaya zorlamış; buna karşın stoklar ciddi biçimde artmıştır. (5) Aşağıda
irdelendiği üzere, yerli üretim dalının ekonomik göstergelerindeki gelişimin dampingli
ithalatın yanı sıra bazı başka faktörlere de işaret ettiği anlaşılmıştır.
Bununla birlikte, bahse konu diğer unsurların dampingli ithalatın yerli
üretim dalı üzerinde neden olduğu fiyat baskısını açıklamaktan uzak olduğu
açık biçimde görülmektedir. (6) İplikler
gibi genel anlamda temel ürün (commodity) haline
gelmiş ürünlerde talebin fiyat esnekliği de dikkate alındığında dampingli
ithalattan kaynaklanan fiyat baskısının yerli üretim dalında ortaya çıkan
zararın önemli bir nedeni olduğu aşikardır. Özellikle firma bazında yapılan
hesaplamaların, çoğu ihracatçı/üretici firma için önemli ölçüde dampingin
mevcudiyetini ortaya koyduğu dikkate alındığında her ne kadar başka
faktörlerin de zarara etkisi olduğu anlaşılsa da dampingli ithalatın yerli
üretim dalındaki zararın en önemli nedeni olduğu görülmektedir. (7) Sektörün
mevcut dağınık yapısı göz önüne alındığında ve açık kaynaklardan (gazeteler,
raporlar vb) edinilen bilgiler ışığında özellikle KOBİ niteliğindeki
firmaların dampingli ithalatın neden olduğu olumsuz koşullardan daha fazla
etkilenmesinin muhtemel olduğu değerlendirilmiştir. Bazı Sanayi ve Ticaret Odalarından intikal
eden bilgilerin yurt içi üretimde ciddi bir sıkıntı yaşandığına, kapasite
kullanım oranlarının azaldığına ve hatta bazı firmalarda üretimin durma
noktasına geldiğine işaret ediyor olması bu değerlendirmeyi desteklemektedir. (8)
Soruşturma konusu ülkelerin, dünya ticaretinden hızla artan biçimde pay
aldığı, bu payın diğer ülkeler ortalamasına göre oldukça düşük fiyatlarla
gerçekleştiği; mevcut ihracatlarının ve ihracat artışının ciddi bir
kapasiteye ve bu kapasitede hızlı bir artış eğilimine işaret ettiği
anlaşılmıştır. Türkiye piyasasına giriş fiyatlarının da diğer ülkeler
ortalamasının sürekli olarak önemli ölçüde altında kaldığı ve zarar inceleme
dönemi boyunca yerli üretim dalının fiyatlarını önemli ölçüde baskı altında
tuttuğu; Türkiye’ye dampingli fiyatlarla gerçekleşen ihracatlarının özellikle
SD’de hızlı bir artış gösterdiği, buna mukabil
örneklemede yer alan ihracatçı/üretici firmaların stoklarında genel olarak
bir artış eğiliminin bulunduğu; bu durumun SD sonrasında dampingli ithalatın
pazar payını arttırmasının muhtemel olduğuna işaret ettiği
değerlendirilmiştir. (9) İlgili
üründe talebin fiyat hassasiyeti ve mevcut küresel daralma koşulları da
dikkate alındığında, soruşturmaya konu ülkeler menşeli dampingli ithalatın SD
sonrasında muhtemel artışının yerli üretim dalının ekonomik göstergelerinde
gözlenen bozulmayı daha da derinleştirmesi olağan bir gelişme olacaktır. (10) Nitekim
soruşturma sürecinde birincil ve ikincil kaynaklardan elde edilen bilgiler
yerli üretimde baş gösteren sorunların giderek artmakta olduğunu; bu
çerçevede bazı firmaların üretimlerini azalttığını bazı firmaların
üretimlerini durdurduğunu bazılarını ise soruşturma konusu ürüne ilişkin
faaliyetlerine tamamen son verdiğini ortaya koymaktadır. (11) Bütün bu
bilgi ve bulgular bir bütünlük içinde ele alındığında, önlem alınmadığı
takdirde soruşturmaya konu ülkeler menşeli dampingli ithalatın pazar payının
artmasının yakın ve muhakkak olduğu ve bu durumun yerli üreticilerde mevcut
zararı daha da derinleştireceği değerlendirilmiştir. Üçüncü ülkelerden ithalat MADDE 37 – (1) Soruşturma konusu ürünün
ortalama genel ithal birim fiyatı 2004 yılında 2,6 ABD Doları/kg iken SD’de 3,1 ABD Doları/kg seviyesine yükselmiştir.
Soruşturmaya konu ülkeler dışındaki üçüncü
ülkelerden ortalama ithal birim fiyatı ise aynı dönemde 3,30 ABD
Doları/kg seviyesinden 3,7 ABD Doları/kg seviyesine çıkmıştır. (2) Üçüncü
ülkelerden yapılan ithalatta, 2004-SD döneminde fiyatlar %13 oranında artmış,
buna karşılık söz konusu ithalat miktar bazında %1 oranında artmıştır. Bu
çerçevede, anılan dönemde üçüncü ülkelerin ithalat içindeki payı miktar
bazında %26’dan %18’e; değer bazında %34’den %21’e gerilemiştir. Üçüncü
ülkeler menşeli ithalatta görülen bu değişim, dampingli ithalatın anılan
ülkelerin piyasadaki payını da olumsuz yönde etkilediğini göstermektedir. (3)
Soruşturma konusu ülkeler menşeli dampingli ithalatın fiyatlarının oldukça
üzerinde seyreden ortalama birim fiyatları ve azalan payları ile üçüncü
ülkeler menşeli ithalatın gerek miktarı ve piyasa payındaki eğilimi, gerekse
fiyatları itibariyle yerli üretime zarar verebilecek boyutta olmadığı
görülmektedir. Diğer unsurların etkisi MADDE 38 – (1) Yönetmeliğin 17 nci maddesi hükümleri uyarınca, soruşturma konusu ülkeler
menşeli dampingli ithalattaki gelişim ile söz konusu ithalatın fiyatlarının
yerli üretim dalı üzerindeki etkisinin yanı sıra yerli üretim dalında zarara
yol açabilecek diğer olası unsurlar da incelenmiştir. (2) Hammadde
ve enerji fiyatlarında yaşanan artışlar yalnızca Türkiye piyasasını değil tüm
küresel piyasaları etkilemiştir. Bu durum üretici-ihracatçı soru formuna
cevap veren firmaların göndermiş olduğu verilerden de açıkça
görülebilmektedir. Ayrıca, yerli üretim dalı için soruşturma konusu ürünün
hammaddelerine erişimin önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Bu sebeple
yerli üreticiler ile soruşturmaya konu ülkelerde mukim üreticilerin kimi
farklılıklar haricinde (navlun vb) aynı fiyat düzeyinden hammadde temini
mümkün bulunmaktadır. (3) Bununla
birlikte bazı uzakdoğu ülkeleri ile
karşılaştırıldığında yerli üretim dalının enerji maliyetlerinin görece yüksek
olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, yerli üreticilerin işçilik maliyetleri
bakımından da Güney ve Güney Doğu Asya ülkelerine göre dezavantajlı konumda
olduğu görülmektedir. (4) Finansal
maliyetler anlamında bakıldığında ise YTL kredi maliyetlerinin görece yüksek
olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, YTL’nin ABD Doları ve Avroya karşı güçlü
pozisyonunu koruduğu zarar inceleme döneminde döviz bazlı kredi
maliyetlerinin reel anlamda son derece düşük olduğu ve yerli üretim dalının
döviz bazlı krediye erişimde önemli bir sıkıntı yaşadığı hususunda her hangi
bir bilgi bulunmadığı da dikkate alındığında finansal maliyetlerin yerli
üretim dalında ortaya çıkan zararla doğrudan ilintili olmadığı
anlaşılmaktadır. Yerli üretim dalının ekonomik göstergelerine ilişkin veriler
de finansal maliyetlerin toplam maliyet içerisinde çok önemli bir unsur
olmadığına işaret etmektedir. (5) Her ne
kadar yerli üretim dalı istihdam ve enerji anlamında soruşturmaya konu bazı
ülkelere göre daha yüksek maliyetlerle üretim yapıyor olsa da bu unsurlar
dampingli ithalattan kaynaklanan fiyat baskısını ve yerli üretim dalında
gözlenen zararı açıklamaktan çok uzaktır. (6) Sonuç
itibariyle, bahse konu hususların dampingli ithalat ile yerli üretim dalında
gözlenen zarar arasındaki illiyet bağını ortadan kaldırmadığı anlaşılmıştır. BEŞİNCİ KISIM İlgili
Taraflarca Gündeme Getirilen Hususlar MADDE 39 – (1)
Soruşturmanın açılışını müteakip başvurunun gizli olmayan örneğinin
bir çok noksanlığının bulunduğu iddia edilmiş, nihai bildirim sonrasında da
söz konusu iddialar yinelenmiştir. Söz konusu noksanlıkların göz önünde
bulundurularak soruşturma konusu ürünün Endonezya menşeli olanları için
açılmış bulunan soruşturmanın sona erdirilmesi talebi yazılı olarak
Müsteşarlığımıza iletilmiştir. (2) Damping
iddiasının tek bir faturaya dayandırılmış olmasının ve bu faturanın da 2006
yılına ait olmasının, buna karşın soruşturma döneminin 2007 olarak alınmış
olmasının damping iddiasının temelini sorunlu hale getirdiği iddia
edilmiştir. Ancak, şikayet konusu ürünün homojen bir ürün olmaması çok sayıda
ürün tipinin olması ve ürün tipleri arasındaki fiyat farklılıklarının kayda
değer olması nedeniyle damping marjı iddiasında ağırlıklı ortalama ihraç
fiyatı yerine ihraç faturalarındaki ürün tipleri esasında damping hesaplaması
yapılmış olmasının damping iddiasının ortaya konulması açısından daha
sağlıklı sonuç verdiği değerlendirilmiştir. Ayrıca, soruşturma açılışında
soruşturmayı yürüten birim tarafından belirleme ve değerlendirmelerin en
güncel veriler temelinde yapılması amacıyla seçilen soruşturma dönemiyle
soruşturma talebinde yer alan ve bir soruşturma açılışı için yeterli düzeyde
damping ve dampingli ithalatla ilintili zarar durumunu ortaya koyması
beklenen iddiaların temel aldığı belgelerin ait olduğu dönemin birebir aynı
olmasının ne ADA ne de bu anlaşmayla tamamen uyumlu bulunan ilgili mevzuat
tarafından zorunlu kılınmadığı açıktır. Söz konusu ithalat faturasıyla yerli
üretim dalının Endonezya menşeli ithalatın dampingli olduğu iddiasını
belgelemeyi amaçladığı ve söz konusu belgenin iddia edilen durumu ortaya
koyduğu aşikârdır. (3) İlgili
taraflarca, şikayetin gizli olmayan örneğinde yer alan verilerden bazıları
ele alınarak yerli üreticilerde soruşturma açılışını destekleyecek zarar
durumunun olmadığı iddia edilmektedir. Anlaşmanın ilgili maddesi ve ulusal
mevzuatın ilgili hükümleri, soruşturma sırasında zarara ilişkin olarak
belirli faktörlerin incelenmesini zorunlu tutmakla birlikte zarar
belirlemesinde bu unsurların bir ya da birkaçının kesin değerlendirmeye esas
olmadığını ifade etmektedir. Kaldı ki, soruşturma açılışına dair şikayette
esas olan damping soruşturmasını haklı kılacak delilin sunulmuş olmasıdır.
Ayrıca, soruşturmanın açılması aşamasında otoritenin görevi bu delilleri
doğruluk ve yeterlilik açısından denetlemekten ve değerlendirmekten
ibarettir. Bu çerçevede, şikâyet sadece bahse konu edilen ekonomik
göstergeler çerçevesinde değil bir bütün olarak değerlendirilmiş ve bütün
bilgiler ışığında soruşturma açılışı için yeterli delilin bulunduğuna karar
verilmiştir. MADDE 40 – (1) Soruşturma açılışını müteakip
dile getirilen bir diğer bir iddia ise zararla dampingli ithalat arasında
nedensellik bağının bulunmayışıdır. Söz konusu iddia nihai bildirim
sonrasında da gündeme getirilmiştir. (2) Ayrıca,
nihai bildirim sonrası yerli üretim dalında zararın oluştuğuna dair açık delillerin
olmadığından bahisle gizli olmayan özette yer alan yerli üretim dalının
ekonomik göstergeleri ile nihai bildirimde yer alan göstergeler arasında
tutarsızlıkların olduğu belirtilerek bu farklılığın bildirimde açıklanmadığı
belirtilmiştir. (3) İlgili mevzuatın
zarar değerlendirmesine dair hükümleri çerçevesinde, “zarar” teriminin, aksi
belirtilmediği sürece üretim dalında ortaya çıkan maddi zarar, üretim dalına
yönelik maddi zarar tehdidi veya üretim dalının kurulmasının esaslı ölçüde
geciktirilmesi şeklinde anlaşılması ve mezkûr madde hükümlerine göre
yorumlanması gerekmektedir. Soruşturma sırasında yapılan zarar incelemesine
ilişkin ayrıntılı değerlendirmeler ise nihai bildirimin ilgili bölümlerinde
ilgili tarafların bilgisine sunulmuştur. (4) İlgili taraflarca
gündeme getirilen ihracat fiyatlarının ve firma içi transfer fiyatlarının
düşmüş olduğu değerlendirmesi hususu yanılgıdan kaynaklanmaktadır. Başvurunun
gizli olmayan örneği ve nihai bildirimde yer alan bilgiler, tersine hem
ihracat fiyatlarının hem de şirket içi transfer fiyatlarının, yurtiçi satış
fiyatlarının aksine reel anlamda artış gösterdiğine işaret etmektedir. (5)
Soruşturmanın açılışını müteakip gündeme getirilen soruşturma açılışında
diğer üreticilerle temas kurulmamış olmasının şikâyetçilerin yerli üretim
dalını temsil yeteneğinin değerlendirilmesi açısından eksiklik olduğu iddiası
nihai bildirim sonrasında yinelenmiştir. Şikâyetçilerin bütün diğer
üreticilerle birebir temas kurması zorunluluğu bulunmamaktadır. Birebir temas
kurulmamış olması, diğer üreticiler hakkında şikâyetçilerin bilgi sahibi
olmadığı anlamına da gelmemektedir. (6)
Başvurunun gizli olmayan örneğinde yeterli bilgi bulunmadığına dair iddia
nihai bildirim sonrasında yinelenmiştir. Bu hususta şikâyetin dayandığı
verilerin gizli olduğunun dikkate alınmadığı ve bahse konu metinde bulunan
bazı verilerin dikkatle okunmadığı anlaşılmaktadır. (7) Sonuç
olarak, soruşturmanın gerek ADA’nın 5.3 maddesine
gerekse ilgili mevzuat hükümlerine tamamen uygun bir biçimde açılmış olduğunu
göstermektedir. ALTINCI KISIM Fiyat
Taahhüdü Talepleri Taahhüt Talepleri MADDE 41- (1) Hindistan’da yerleşik üretici ihtracatçılardan Shree Rajasthan Syntex Ltd. ve Sutlej (Ind) Textiles and Industries Ltd. firmaları, soruşturma kapsamında fiyat
taahhüdünde bulunmak istediklerini bildirmişlerdir. Ancak, bahse konu fiyat
taahhüdü talepleri genel politika prensipleri çerçevesinde kabul edilmemiştir. YEDİNCİ KISIM Sonuç Karar MADDE 42 – (1) Soruşturma sonucunda dampingin,
yerli üretim dalında zararın ve her ikisi arasında illiyet bağının mevcut
olduğu tespit edilmiş olup, İthalatta Haksız Rekabeti Değerlendirme
Kurulu’nun kararı ve Bakan’ın onayı ile aşağıda tanımı ve menşei verilen
maddenin Türkiye’ye ithalatında belirtilen oranlarda firma bazında dampinge karşı
kesin önlem yürürlüğe konulmuştur.
Uygulama MADDE 43 – (1) Gümrük idareleri, Karar
maddesinde gümrük tarife istatistik pozisyon numaraları, tanımı ve menşe
ülkeleri belirtilen maddenin, diğer mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla,
serbest dolaşıma giriş rejimi kapsamında ithalatında karşılarında gösterilen
miktarlarda dampinge karşı kesin önlemi uygular. Yürürlük MADDE 44 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde
yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 45 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Dış
Ticaret Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Bakan yürütür. Resmî Gazete 12 Ocak 2009 Tarihli 27108 Sayılı |